‘İSO İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu’nun lansmanının da yapıldığı toplantıda konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin en önemli kaynağı olarak görülmesi gereken tarımsal kaynakların yeteri kadar doğru kullanılmadığına vurgu yaptı. Türkiye'nin, tarımla ve hayvancılıkla ilgili çok daha güven veren bir veri setine ihtiyaç duyduğunu belirten Bahçıvan, “Bilim ve teknolojiyle buluşmayan tarımla yol yürümemiz zor.” dedi. Hazırlanan rapor ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Bahçıvan, “Verimliliği artırabilmek için Türkiye’de suyun bol olduğu yerlerden suyu az olan yerlere, ‘su otoyolları’ diyebileceğimiz kanallar oluşturabilmeliyiz. Gelecek adına yapacağımız en kıymetli yatırımlar bunlar olmalı.” diye konuştu.
Organize Tarım Bölgeleriyle hem teknoloji hem de inovasyonu kullanarak verimli tarımsal üretim sahaları oluşturduklarını ifade eden Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da, “41 ilde 60 organize tarım bölgesi projemizin hayata geçmesi için büyük çaba harcıyoruz. Su ve sulama alanında 2,4 trilyon lira kaynak aktararak 10 binden fazla projeye imza attık. İnşallah yeni üretim sezonuyla birlikte planlı üretime geçmiş olacağız.” dedi. Sözleşmeli tarımsal üretim noktasında da sanayicilerden destek beklediklerini kaydeden Bakan Yumaklı, “Bu noktada sanayicilerden en önemli beklentimiz sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması. Sözleşmeli tarımsal üretimin, hem üretici açısından hem de sanayici açısından birçok faydası var.” dedi.
Bakışla Tarım ile Sanayi Arasındaki Entegrasyonu Artırarak; Tarımsal Sanayinin, Ekonomimize Daha Etkili ve Verimli Katkı Yapmasını Değerlendirmek’ ana gündemi ile düzenlendi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da katılarak görüşlerini paylaştı. Toplantıda İSO tarafından hazırlanan ‘İSO İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu’nun da lansmanı yapıldı.
TARIMSAL KAYNAKLARIMIZI DOĞRU KULLANMIYORUZ
Tarım ve sanayi sektörlerinin birbirlerini tamamladığını, iki sektör arasında daha fazla entegrasyon sağlamanın, milletin refahını artırmak açısından çok önemli olduğunu kaydeden Erdal Bahçıvan, “Son birkaç yıldır hayatımıza yeniden giren yüksek enflasyonla büyük bir mücadele içindeyiz. Ne yazık ki toplum, enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığının en önemli nedeni olarak; tarımsal ürünlerdeki fiyat artışını görüyor. Tarım herkesin hayatına dokunuyor. Bu da gösteriyor ki hiçbir toplumun tarımı dışarıda bırakarak veya tarımı az önemseyerek bir hayat sürmesi mümkün değil. Bu çerçeveden baktığımızda kaynakları bu kadar güçlü ve çeşitli olan ülkemizin yıllardan beri tarımsal ürün ve gıda enflasyonunu çözememesi hakikaten kabul edilemez. Bu, toplum olarak yaşamamız gereken bir kader değil. Yani ülke olarak, dünyada birçok konuda dudak uçuklatan başarılara imza atmışken bunu çözemiyor olmamızı, kaderimiz olarak göremeyiz ve de görmemeliyiz. Biz, bu alanda yaşadığımız sorunların çözümü noktasında, maalesef tarımın bilimsel yaklaşımlarla buluşmasında yeteri kadar etkili hareket edemiyoruz. Ülkemizin en önemli kaynağı olarak görmemiz gereken tarımsal kaynaklarımızı yeteri kadar doğru kullanmıyoruz.” dedi.
DENİZ VE DEMİR YOLLARINI GÜNDEME ALMALIYIZ
Türkiye'nin, artık tarımla ilgili; hayvan varlığından ekilen araziye ve çıkan ürüne kadar tüm noktalarında çok daha güven veren bir veri setini oluşturması gerektiğinin altını çizen Erdal Bahçıvan, “Çünkü verimlilik yolundaki ilk ve en önemli adım budur. Güçlü bir veri kaynağını, sağlıklı ölçülebilir bir veri setini oluşturamamaktan dolayı ne yazık ki sorunlara teşhis koymak da, sağlıklı çözüm bulmak da ve dahası gelecek planı oluşturmak da çok kolay olmuyor. Bu süreci ancak ölçerek bilimle, teknolojiyle buluşturmalıyız. Çünkü bugün ekimle hasat arasında geçen sürede; buğdayından fındığına, ayçiçeğinden çayına ve meyve-sebzesine kadar ciddi verim kayıplarının yaşandığını biliyoruz. Bunu ancak doğru ilaçlama, doğru gübreleme, doğru sulama gibi ürünün ekilmesinden sonraki dönemi çok çok iyi değerlendirerek ve teknolojiyi kullanarak giderebiliriz. Üretilen ürünleri tüketicilere hızlı, sağlıklı ve en verimli şekilde ulaştırmaya gelince de, kaynaklarımızı doğru kullandığımızı söyleyemeyiz. Karasal ulaşımın alt yapısında son yıllarda çok büyük iyileştirmeler yapılmış olsa da üç tarafımızı çeviren denizlerimizi ve demiryollarımızı bu iş için neredeyse hiç kullanmadığımızı görüyoruz. Oysa tarım ürünlerinin daha sağlıklı, daha hijyenik, daha az fireli, daha ucuz, daha verimli taşınması için deniz ve demiryolu lojistiğinin de mutlaka Türkiye’nin gündemine girmesini çok önemli görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
EN ÖNEMLİ ALT YAPI ÇALIŞMALARI SU ALANINDA OLMALI
İSO için İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenleri tarafından hazırlanan ‘İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu’, hakkında da değerlendirmelerde bulunan Erdal Bahçıvan, “Rapor, içerdiği akademik bilginin yanı sıra ilgili tüm paydaşlarımızdan gelen bilgi ve görüşleri de içerecek şekilde bütüncül bir yaklaşımla hayata geçirildi. Bu raporu sadece sanayinin belli sektörlerini etkilemesiyle bağlantılı hazırlanmış bir rapor olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bu kıymetli araştırma, toplumsal hayatımızda gelecek yıllarda oluşabilecek olan riskleri ve tehditleri nasıl çözebileceğimize dönük olarak hazırlanan bir rapor olarak değerlendirilmelidir. Şu bir gerçek ki Türkiye’nin su kaynakları önümüzdeki dönemlerde tarımsal üretimdeki gücümüzü en doğru, en isabetli şekilde kullanabilmek adına bizim için büyük bir değer arz ediyor. Verimliliği artırabilmek için Türkiye’de suyun bol olduğu yerlerden suyu az olan yerlere, ‘su otoyolları’ diyebileceğimiz kanallar oluşturabilmeliyiz. Karayollarıydı, barajlardı, havalimanlarıydı... Önemli ölçüde tamamlamakla övündüğümüz bu altyapı yatırımlarından sonra Türkiye’nin önümüzdeki dönem belki de yapması gereken en önemli altyapı çalışmaları bu yönde olmalıdır. Suyun bol olduğu yerlerden suya ihtiyaç duyulan yerlere tarımsal üretim için gelecek adına yapacağımız en kıymetli yatırımlar bunlar olmalı.”
2,4 TRİLYON TL KAYNAK AKTARDIK
İSO’da yaptığı konuşmada tarım ve hayvancılık alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Organize Tarım Bölgeleriyle hem teknoloji hem de inovasyonu kullanarak verimli tarımsal üretim sahaları oluşturuyoruz. 41 ilde 60 organize tarım bölgesi projemizin hayata geçmesi için büyük çaba harcıyoruz. Su ve sulama alanında 2,4 trilyon lira kaynak aktararak 10 binden fazla projeye imza attık. İnşallah yeni üretim sezonuyla birlikte planlı üretime geçmiş olacağız. Bu süreci sağlam bir şekilde sahaya aktarmak için sektörün her bir parçasının bu konuya destek vermesi büyük önem taşıyor. Bu noktada sanayicilerden en önemli beklentimiz sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması. Sözleşmeli tarımsal üretimin, hem üretici açısından hem de sanayici açısından birçok faydası var. Sanayi sektörünün ihtiyaç duyduğu kaliteli ham maddenin, fiyat dalgalanmalarından korunarak temin edilmesini sağlıyor. Diğer taraftan da çiftçimiz gelir garantili üretim yapıyor. Bu sayede tarımsal üretim yapılırken, optimum girdi ile maksimum verim sağlamış oluyoruz. Sözleşmeli üretimin ülke geneline yayılması için sanayicilerin vereceği destek çok kıymetli. Sözleşmeli üretimi yaygınlaştırmak için, bu kapsamda üretim yapan çiftçilerimize kullandıkları tarımsal kredilerde yüzde 15 ilave faiz indirimi sağlıyoruz. Böylece gerekli diğer koşulları da sağlayan üreticilerimiz kredilerinde yüzde 100 faiz indirimine erişebiliyor.” dedi.
HAZIRLANAN RAPOR ÖNEMLİ BİR ADIM
Bütün paydaşları su için ortak kaygıda ve katkıda buluşmaya davet ettikleri Su Verimliliği Seferberliği çalışmalarının da sürdüğünü dile getiren Bakan Yumaklı, “Bu kapsamda, kentsel, tarımsal, endüstriyel ve bireysel su verimliliği için hedeflerimiz doğrultusunda öncelikli eylemleri geliştirdik. Sizlerle iş birliği içerisinde su verimliliği tedbirlerinin uygulanmasıyla, sanayide yüzde 50’ye varan oranlarda su kazanımı sağlanmasını hedefliyoruz. İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan, iklime duyarlı su ve atıksu yönetimimi ele alan, endüstriyel atık suların geri kazanımına özel vurgu yapılan Su Raporunun bu süreçte önemli bir adım olduğuna inanıyorum. Sanayi kaynaklı su stresinin önemli ölçüde hafifletecek olan önerilerin kurumlarımızın ortak katkısı ve iş birliğiyle önümüzdeki dönemde bir takvim dâhilinde hayata geçirilmesi için bu toplantının bir başlangıç olmasını temenni ediyorum.” diye konuştu.
ATIK SULAR ARITILIP YENİDEN KULLANILMALI
Hazırlanan ‘İklim Değişikliği ve Su Yönetimi: Sanayi Sektörü Raporu’na göre Türkiye’de su kullanımının sektörel dağılımı şu şekilde gerçekleşti: Yüzde 77’si tarımsal sulama, yüzde 12’si içme ve kullanma suyu, yüzde 11’i sanayi ihtiyaçları. Oluşan su talebinin azaltılması için de önerilerin yer aldığı raporda, ortalama kişi başına kentsel atıksu üretiminin ~200 L/kişi/gün olduğu Türkiye’de, endüstriyel su ihtiyacı için kentsel atıksu kullanımının yüksek bir potansiyeli bulunduğu ifade edildi.
Hazırlanan raporda, sanayi üretim süreçlerinde su tasarrufu yöntemlerinin etkinleştirilmesi için de öneriler sunuldu:
• Enerji tesislerinde ve istasyonlarında daha etkili soğutma sistemlerinin kullanılması.
• Yaz aylarındaki kuraklıklara karşı önlem olarak enerji santrallerinin soğutma sistemleri
için acil su bağlantılarının kurulması.
• Aşırı yağışlara karşı koruma ve yağmur suyunun daha iyi uzaklaştırılmasını sağlamak amacıyla, üretim tesislerinde yağmursuyu sistemlerinin geliştirilmesi.
• Tesis içi su yönetimi, atık suyun arıtılarak yeniden kullanılması, kullanılabilir durumda olan çözünmüş elementlerin ayrıştırılması.
• Tesislerin aşırı yağış ve taşkınlara karşı korunmasının sağlanması.
• Farklı iklim değişikliği senaryolarının su kaynaklarına ve hava soğutmalı sistemlere bağlı enerji üretim tesisleri üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi.
• Suyu biriktiren ve atıksu oluşturmayan proseslerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması. Bu sayede suya daha az bağımlı olan kimya, kâğıt ve tekstil endüstrilerinin geliştirilmesi