Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçileri ağırlayan Bolu’nun doğa harikası Yedigöller Milli Parkı’nda insanların doğaya etkisiyle ilgili bilimsel çalışma yapıldı. Yapılan araştırmada, mutlak korumaya alınmış doğal alanlarda insan eyleminden kaynaklanan tehlikelerin arttığı ve doğada tahribatların görüldüğü ifade edildi.
Bolu’nun doğa harikası Yedigöller Milli Parkı’nda, Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu, Prof. Dr. Necmi Aksoy, Doç. Dr. Engin Eroğlu, Dr. Öğr. Üyesi Nihan Koçer ve Dr. Öğr. Üyesi Neval Güneş Özkan, insanların doğaya etkisiyle ilgili 2 yıllık çalışma yaptı. 5 akademisyen tarafından 2 yıl süren çalışmaların ardından Yedigöller’e gelen yoğun tatilci sayısının milli parkın eşsiz doğasını olumsuz etkilediğini ortaya koydu.
5 akademisyen tarafından Yedigöller ile ilgili hazırlanan bilimsel makalede "Doğa, kamp, eğlence aktivitelerin artması, son 10-15 yılda konaklama amaçlı çok sayıda bungalovun yapılması, milli park girişine kadar asfalt yol ve göller korumaya ayrılmış alanda ise taş kaplamalı yolların yapılması ile günlük ziyaretçi sayısının artması, alanda insan eylemi tehlikelerini arttırmıştır. Hassas bir habitat olan sucul toplum başta olmak üzere çamur, su ihtiyacı duyan bitkiler ve orman toplumu ve habitatlarında büyük bozulmalar ve tahribatların oluştuğu görülmüştür. Tahrip olmuş alanlarda acilen çevreyle ilgili yenilemeye gidilmelidir” ifadelerine yer verildi.
“Balıkçılık ve kampçılık sulak yaşamın bozulmasını arttırmaktadır”
Yaz aylarında kampçılık ve balıkçılık gibi aktivitelerin sulak yaşamı bozduğu ifade edilen makalede, “Özellikle yaz aylarında, deniz dili otunun saf ve baskın olarak artması, Yedigöller’de bulunan Büyükgöl, Deringöl ve Nazlıgöl’de mevsimsel kaynaklı olarak göl yüzeyinde su akışını azaltarak, çökel oluşumuna ve parçacık birikimine neden olmaktadır. Yaz aylarında başta balıkçılık ve kampçılık olmak üzere aktivitelerin artması bu aylarda alanda sulak yaşamın bozulmasını arttırmaktadır. Sulak yaşamın bozulmasındaki artış da gölün su kalitesinin bozulmasına ve yaygın bitki kompozisyonunun değişmesine neden olmaktadır. Su döngüsü ile birlikte eğlence aktivitelerin taşıma kapasitesine göre yeniden planlanması gerekmektedir” denildi.