Türkiye’de bulunan bazı göl ve göletlerden temin edilen kamışlar Konya’nın Beyşehir ilçesindeki üretim tesislerinde yeni teknoloji imkanları da kullanılarak farklı aşamalardan geçip tarhana çiti, hasır yastık, gölgelik, kirpi çatı ve farklı dekorasyon malzemelerine dönüşüyor.
Beyşehir’de Soğla bölgesinde bulunan kamış işleme tesisinde zaman zaman yurtdışına da gönderilen birçok hasırdan ürün sektörde istihdam edilen kadınlar tarafından el emeği, göz nuru dökülerek imal ediliyor. Tesisler bulunduğu yerleşim merkezinde de yaşayan insanlara iş ve gelir imkanı sunuyor. Tesislerde yaz dönemi olması sebebiyle Beyşehir yöresinin olmazsa olmazı olan çıtır tarhanayı güneş altında kurutmak için ailelerin tercih ettiği tarhana çitleri de makinelerde örülerek kullanıma hazır hale getiriliyor. Kamış üretim tesisinin sahibi Abdurrahman Küçükuysal, 2004 yılından bu yana bu mesleğin içerisinde olduğunu vurgulayarak, bu işin kendisinde ve aile fertlerinde adeta bir sevda halini aldığını belirtip, “Aslında bu bir sevda, aşk mesleği. Bırakmak da çok zor. Türkiye’de çok az kişi bu sektörde yer alıyor. Diğer meslekleri de denetim ama olmadı, her seferinde bu iş beni kendine doğru çekti” diye konuştu.
Tarhanalar hasır çitler üzerinde güneş altında kurutuluyor
Aynı zamanda depo olarak da kullandıkları atölyelerinde kamıştan birçok ürünün üretimini yaparak bölge ve ülke ekonomisine kazanç sağladıklarını, bu işten ekmek yiyen insanlara da istihdam olanağı sunduklarını vurgulayan Küçükuysal, bugünlerde Beyşehir’de yaz dönemi olmasından dolayı üretimde tarhana çiti örümü işine ağırlık verdiklerini söyledi. Beyşehir’de tarihçesi asırlar öncesine dayanan tarhana yapımının yaz döneminde başlamasıyla bu ürünün güneş altında kurutulması için gerekli olan tarhana çitini makinelerde örerek halkın istifadesine sunduklarını anlatan Küçükuysal, “Tabi çit üretiminin birçok evresi var. Kesim yapılıyor, soyum yapılıyor. Ondan sonra da otomatik makinelerde örüm yapılıyor. En son haliyle de makineden çıktıktan sonra son kontrolleri yapılıyor ve müşterilerimize sunuluyor” şeklinde konuştu.
"Hasır yastık işi yeniden revaçta"
Tarhana çitiyle birlikte üretim merkezinde hasır yastık imalatı işi de yaptıklarını da anlatan Küçükuysal, böylece günümüzde kaybolmaya yüz tutan bir mesleği tekrardan yaşatmanın gayreti içerisinde olduklarını söyledi. Hasır yastığın bölge için de çok kıymetli olduğunu ve asırlarca köylerde kullanıldığını, çeyizlerin ise yakın geçmişte olmazsa olmaz bir ürünü arasında yer aldığını hatırlatan Küçükuysal, günümüzde kaybolmaya yüz tutsa, Türkiye’de artık parmakla gösterilir sayılara gelse de bunun üretiminden vazgeçmediklerini ve yaşatmaya çalıştıklarını dile getirdi. Küçükuysal, “Hem bunun da üretimini yaparak bu sektöre eleman yetiştirmeye çalışıyoruz. İnşallah artık geleceğinin parlak olduğunu da düşünüyoruz. Pazar konusunda zaten sıkıntı yaşamıyoruz. Üretim aşamasında yeniden kıymetli bir ürün haline geldi. Evdeki nemi, rutubeti alıyor, gerçekten sağlıklı bir malzeme. Biz bir nevi ottan tahta yapıyoruz. Son dönemde tekrar revaçta olan bir ürün haline geldi yastık hasırlar. Yeni nesil binaların bir odalarını artık insanlar şark odası olarak döşemek istiyor. Bu eski nostaljiye dönüş, bize yeniden bir ekmek kapısını da açmış oldu diyebiliriz. En azından bu eski gelenek ölmemeye başladı. Biz buna çok seviniyoruz. Şu anda hasır yastıkları iç piyasa için üretiyoruz ama zaman içerisinde yurtdışına da gönderebiliriz belki neden olmasın” diye konuştu.
Hasır gölgelikler, “Kirpi çatılar”
Depolardaki kamışlardan ayrıca hasırdan gölgelikler yaptıklarını da belirten Küçükuysal, bunları Ege ve Akdeniz bölgesindeki sahil kesimlere gönderdiklerini aktardı. Aynı zamanda kamışları iç ve dış dekorasyon malzemesi ve yeni adıyla “kirpi çatı” adı verilen çatı kaplama ya da dekorasyonunda kullandıklarını anlatan Küçükuysal, bu ürünlere yurtdışından da talepler geldiğini ve devam eden görüşme ve bağlantıların ardından ihracata da göndermeyi hedeflediklerini söyledi. Küçükuysal, halen 10 kişiye iş imkanı sunduklarını belirterek, “Şu an on kişiye ekmek veriyoruz. Bu sayı makine parkurumuz güçlendikçe daha da artacak gibi görünüyor. Üretim merkezindeki atölyelerde iki örgü makinesi, yastık presi, yastık kılıflama makinesi, kamış temizleme makinesi ile kamış soyma makinesi gibi teknolojik makinelerden istifade ederek bu ürünlerin üretimini yapıyoruz. Kullandığımız kamış hammaddesini ise göl ve göletlerin olduğu bölgelerden satın alarak tedarik ediyoruz” dedi.
“Günlük ortalama tesisimizde 40 yastık üretebiliyoruz”
Küçükuysal, kamış üretim sektörünün yıllık 365 günü mesai yürütülen bir sektör olduğunu da vurgulayarak, “Ürün tedariğimiz 12’inci ayda başlıyor. Çünkü kamışların olgunlaşma tarihi, o döneme denk geliyor. İzin almak marifetiyle bu şekilde göl kıyılarında orakla biçim başlıyor, biçilen kamışları biz belli bir süre sonra depomuzda saklıyoruz. Üzerinden bir kış geçip bahar geldikten sonra da örme, bağlama ve paketleme işleri başlıyor. Beyşehir Gölü’nden yeterli hammadde olmadığı zaman Eber Gölü’nde bu kamış biçim işlerini yapanlardan kamış hammaddesi tedariğimiz oluyor. Oralardan getirtiyoruz. Böylece çalışma takvimi yılın 365 günü de oluyor bizim için. Yılın belli zamanları ürün toplama, hammadde temini, diğer zamanlarda da ürün çıkarmak için uğraş veriyoruz. Günlük ortalama tesisimizde 40 yastık üretebiliyoruz. Hasır yastık imalatı zor bir uğraş. Hasır olarak da günlük 400-500 metrekare metrajda üretimimiz söz konusu olabiliyor” ifadelerini kullandı.