Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, İsrail’in katliamlarına destek veren markaların tüketilmesi ile alakalı olarak üniversite öğrencilerinin boykotu bir kültür biçimi olarak benimsemediklerini belirterek, “Boykot, üniversite öğrencilerinde kültüre dönüşemedi” dedi.
ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Bütün dünyada İsrail’e destek veren markalara rağmen ciddi anlamda protesto kültürü gelişiyor, elbette bu sevindiricidir. Lakin ülkemizdeki üniversite öğrencilerinin ekseriya maalesef boykot kültürü hala görülmüyor. Özellikle büyükşehirlerde eğitim gören öğrencilerin, birçok markaya karşı protest bir tavır geliştiremiyorlar” dedi.
“AKADEMİSYENLERDE DE BU KÜLTÜR OLUŞMADI”
“7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, şöyle devam etti:
“Ülkemizdeki akademisyenlerin ekseriya garip bir sessizlik hakim, elbette belirli oranda kıpırdanmalar var ama buna rağmen istenilen etki oluşturmadı. Akademisyenlerin, boykot kültürünü belki de sosyal bir ders olarak gündelik hayatta işlemesi gerekiyordu ama bu da es geçildi. Belki de tepkilerden korkuldu lakin 20 bin bebeğin katledildiği bir düzende hissedilebilecek korkunun adı ancak vicdansızlık olabilir.”
“4000 ÖĞRENCİ İLE ANKET YAPTIK”
Markaların fiyat düşürdüğünü ve bunu fırsat olarak değerlendiren öğrencilerin olduğunu belirten Palabıyık, “4000 öğrenci ile anket yaptık. Bu sayı içerisinde yaklaşık 10 üniversite var elde edilen sonuçlar maalesef çok üzücü. Öğrenciler, özellikle fiyat indirimi yapan markaların ürünlerini satın almışlar ve almaya da devam ediyorlar. Asıl sorun, bu ürünlerin yerine bir alternatif koyamamaktan kaynaklanıyor. Kaliteli denilen ürünlerin fiyat düşürmesi öğrencilere çok cazip geliyor. Yüksek fiyata alınan ürünlerin düşük fiyat ile piyasaya sürülmesi ciddi anlamda olumsuz etki sağlıyor ve özellikle kız öğrenciler, kozmetik ürünlerini kapış kapış alıyorlar. Erkek öğrenciler ise daha çok yiyecek-içecek ve giyim sektörüne yöneliyor. Kız öğrencilerin giyim konusunda tartışmasız üstünlüğü var. Bu çok üzücü bir durum. Elbette sebepleri üzerine de epey kafa yorduk ve karşımıza sac ayaklı birkaç başlık çıktı. İlki, bahsettiğim gibi alternatif ürün bir türlü üretilmedi ve istenilen kaliteye ulaşılamadı. İkinci olarak ise yapılan boykotun etkisine inanmıyorlar. Üçüncü sebebin arkadaşlık ortamı olduğunu öğrenince de ayrı üzüldük. Son sebep ise fiyatlar. En hayret verici durum ise “dindarım” diyenlerin boykot ürünlerini satın alıyor olmasıydı. Bu çok yaralayıcı bir durum. Daha önceden pahalı oldukları için belirli markaları alamayanların fiyatlar düşünce satın alıyor olması da bizi hayrete düşürdü. Ankette, İsrail’e lanet eden deneklerin, boykot markalarına karşı teslim oluşlarına çok defa şahit olduk. Mesela Starbucks’ı daha önceden pahalı olduğu için içmeyenler şimdi içiyor, Starbucks içmek bir sınıfa ait olmanın sembolü kabul ediliyor. Bu markalar, daha önceki dönemlerde belirli gelirleri olanlar tarafından satın alındığı için şimdi düşen fiyatlar, o ürünleri alamayanlara inanılmaz cazip geliyor” diye konuştu.
“ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ SATIN ALMAZSA BOYKOT BAŞARIYA ULAŞIR”
Prof. Palabıyık, halkın bir kesiminin de belki boykot markalarını satın almış olabileceğini ancak bu markaların asıl dayanağının üniversite öğrencileri olduğunu söyleyerek, "Öğrencilerin ürünlerden uzak durması, bu markaların sonu demektir. Burada akademisyenlere büyük bir iş düşüyor, demek ki anlatamadık veya anlatmak istemedik. Veyahut anlattık, ama dinletemedik. Burada her seçenek mümkün olabilir. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Yapılacak birçok şey var ama en önemli etken elbette aileden kaynaklanıyor. Öğrencilerin boykot ürünlerinden uzak durmamalarını anlayamıyorum. Çok üzücü, çok” şeklinde konuştu.