HABER7
140Journos'un Ekim ayında yayınladığı 'kedicik' belgeselinin ardından dün ikinci kısım olan 'Adnan' belgeselini yayına aldı. Belgeselde Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın 1999 yılındaki operasyon sonrası Adnan Oktar'a 'sahte rapor' düzenlediğinin ve örgütün yıllarca yüzlerce kadını istismar etmesinin önünü açtığı belirtildi. Belgeselin yayınlanmasının ardından sol medya Fincancı'yı aklamak için peş peşe haberler yayınladı.
GURBETÇİ BİR BABANIN HİKAYESİNE YER VERİLDİ
Yayınladığı belgesellerle bilinen 140Journos kanalı dün çok sayıda suçtan yargılanarak 8 bin 658 yıl hapse mahkum edilen Adnan Oktar örgütünden kızlarını kurtarmaya çalışan bir babanın çektiği sıkıntıları anlatan bir belgesel yayınladı. 'Adnan' isimli belgeselde gurbetçi bir baba olan Elvan Koçak'ın reşit olmayan iki kızı Şeyma ve Büşra'yı ve boşandığı eski eşi Gülperi Koçak'ı Adnan Oktar suç örgütünden kurtarmaya çalışırken yaşadığı çaresizlik konu edinildi.
FİNCANCI 'SAHTE RAPOR'LA ADNAN OKTAR'I AKLADI İDDİASI
Belgeselde 1999 yılında Adnan Oktar'a düzenlenen operasyonla ilgili çok dikkat çeken bir bilgiye yer verildi. 1999 operasyonu sonrası Şebnem Korur Fincancı'nın örgüt üyelerine gözaltında işkence uygulandığına dair sahte raporlar hazırladığı, örgütün güçlenmesinin ve yıllarca çok sayıda genç kızın bu örgüt tarafından istismar edilmesinin sorumlusu olduğuna öne sürüldü. Belgeselde cemaatin eski üyelerinden Özkan Mamati, mağdur avukatlarından Sena Akkaya Avvuran ve Eski İstanbul Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, Şebnem Korur Fincancı'yı örgütü güçlendirmekle suçladı.2000-2018 yılları arası örgütte aktif rol alan Özkan Mamati, "Biliyorsunuz Adnan Oktar'ın kendini Avrupa'da duyurması 'Yaratılış Atlası'yla oldu. Sonra Şebnem Korur Fincancı, 'İşkence Atlası' diye bir kitap yapmaya karar verdi. Allah Allah, ne tesadüf. Ve bu 'İşkence Atlası'nın içine bu örgütte yer alan, 1999 yılında gözaltına alınmış, doğuştan fiziksel bozuklukları olan kişileri sanki 1999 yılında işkenceye uğramışlar gibi 2005 yılında bu kitabın içine koydu." şeklinde konuştu.Belgeselde çok can alıcı bir cümle kullanan Mamati, "Bu kadın olmasa şu an bu örgüt olmayacaktı, ben de burada olmayacaktım" dedi.Fincancı ise 140Journos ekibinin kendisine ulaşma ve iddialara cevap verme girişimlerine kayıtsız kaldı.
Fincancı belgeselin yayınlanmasının ardından iddialar ilgili, “tıbbi belgeleme süreci tümünde her zaman uyguladığımız gibi tıp biliminin olanakları ile ve birçok uzmanlık alanından görüşler ve ilgili tetkiklerin değerlendirmesiyle hazırlanmıştır. Elbette bu raporlar tıbbi ortamlarda tartışılabilir. Yeni tetkikler varsa değerlendirilir. Bir bilimsel yayının tartışması bilimsel ilkelerle yapılır ancak işkencenin meşrulaştırılması için kullanılamaz ” sözleriyle karşılık verdi.Fincancı, hakkında yer alan suçlamalar için hukuki süreç başlatacağını duyurdu.140journos ekibi ise TTB Başkanı Fincancı'nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya yine aynı yöntemle cevap verdi. Fincancı'ya, yayından sadece bir hafta önce, 2 Şubat 2024'te gönderildiği belirtilen bir maile ilişkin ekran görüntüsü yayınlayan ekip, aynı soruları kendisine yine iletti.
SOL MEDYA BİR ANDA HAREKETE GEÇTİ
Belgeselin yayınlanmasının ve Şebnem Korur Fincancı'nın geçmişte yaptıklarının ortaya çıkmasının ardından sol medya bir anda 'aklama' girişimine başladı. Geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarında "kimyasal silah kullandığı"nı iddia eden ve “silahlı terör örgütü propagandası” suçlamasıyla verilen 2 yıl 8 ay 15 günlük hapis cezası bulunan Fincancı için 24 saat içerisinde çok sayıda haber yapıldı.
Gazete Duvar, T24, Evrensel gibi gazeteler hep bir ağızdan Fincancı'yı 'aklamak' adına haberler yayınladı. Gazete Duvar'a 'Sahte rapor' düzenleyerek Adnan Oktar'ı akladığı iddia edilen Fincancı'yla görüştü. İnternet sitesinde Fincancı'yı aklamak üzerine peş peşe haberler yayınlandı.
Konuyla ilgili çok sayıda habere imza atan Evrensel Gazetesi ise "TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın hedefe konulmasına tepki yağdı" başlığıyla bir haber yayınladı.
T24 de Adnan Oktar davasını takip eden gazeteci Semra Pelek'in görüşlerine yer vererek Fincancı'yı aklama çalışmalarında yerini aldı.