KANAL 7 DIŞ HABERLER SERVİSİ - BARTU EKEN
14 Mart'ta Irak'ın başkenti Bağdat’ta Türk ve Irak heyetleri arasında gerçekleştirilen görüşme terörle mücadelede atılacak ortak adımlar için önemli bir dönüm noktası oldu. Görüşmede Ankara'yı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve beraberlerindeki heyet temsil etti. Toplantıda Iraklı üst düzey yetkililerin yanı sıra, Haşdi Şabi Komisyonu Başkanı ve IKBY İçişleri Bakanı bulundu. Bu durum, Irak'taki siyasi tablonun bir özeti niteliğindeydi. Zira ülkede meşru Irak hükümetinin yanı sıra, İran tesiri ve bölgesel yönetimin varlığı da oldukça önemli bir yer kaplıyor. Güvenlik Mekanizması Görüşmesi'nin tamamlanmasının ardından Türkiye ve Irak terörle mücadelede ortak hareket etme kararı aldı. Ortak Daimi Komitelerin kurulması kararlaştırıldı.
Görüşmenin ardından sonuç bildirisi yayımlandı. Irak Güvenlik Konseyi tarihinde ilk kez PKK'yı yasaklı bir örgüt olarak tanımladı. PKK'nın ortak bir tehdit olduğu vurgulandı.
Bağdat'la varılan uzlaşma sonucunda, başlatılacak kara operasyonuyla 378 kilometrelik Irak sınırından 30-40 kilometre derinliğe inilerek "güvenli hat" oluşturulacağı öngörülüyor. Operasyonun Ramazan ayı sonrasında Başkan Erdoğan'ın bölgeye gerçekleştireceği ziyaretin ardından başlayabileceği değerlendiriliyor. Yasaklı örgüt olarak ilan edilen PKK henüz Irak meclisinde terör örgütü olarak kabul edilmedi ancak bu durumun kısa bir süre sonra değişmesi muhtemel. Sonrasında ise diplomatik engellerin aşıldığı ve Irak sınırının kontrol altına alınması hedeflenen operasyonun başlaması bekleniyor.
Operasyon öncesinde Tahran yönetimiyle yakın ilişkilere sahip Bafel Talabani’nin Süleymaniye’de PKK’ya alan açtığı görülüyor. Süleymaniye bölgesi "Yeni Kandil" olarak değerlendirilmeye başlandı. Teröristlere bu alanda ABD tarafından verilen lojistik destekle eğitimin İran'ın etkisinin olduğu bir bölgede olması ise dikkat çekici.
TÜRKİYE İPLERİ KOPARMADI ANCAK UYARILARINI SÜRDÜRÜYOR!
Önce Başkan Erdoğan ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuyla ilgili uyarılarını sürdürdü. Dışişleri Bakanı Fidan son olarak Talabani yönetimine seslendi. "Süleymaniye'deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Bu bölgede terör örgütlerine yer olmadığını vurguladı.
Fidan, Türkiye'nin operasyonda kararlı olduğunu belirtti. PKK'lı teröristlerin bu bölgeden faydalanmasını engellemenin Türkiye'nin hakkı olduğunu söyledi. Fidan, açıklamasında Süleymaniye halkının düşman olmadığının da altını çizdi. Bu ifadelerin daha önce ABD ve Batı medyasında çıkan, "Türkler Kürtleri öldürüyor" yalanının şimdiden önüne geçmek için kullanıldığı değerlendiriliyor.
Süleymaniye bölgesindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin yönetimi, PKK ile yakın ilişkilere sahip. Bu durumun da Türkiye'nin milli güvenliğine ve bölgesel çıkarlarına tehdit olduğu biliniyor.
Eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin vefatıyla bölgesel bir güç mücadelesi olduğu biliniyor. Bafil ve Kubad kardeşler iktidar konusunda çekişme içinde. Bafil'in PKK-YPG terör örgütüyle ilişkilerini geliştirerek Erbil'e karşı bir güç oluşturmak ve İran'ın yanı sıra ABD'den de destek almak istediği değerlendirmeleri yapılıyor. Bölücü örgütün Erbil yönetimiyle arasının iyi olmadığı biliniyor. PKK'nın sözde yetkilileri yaptıkları art arda açıklamalarla KDP ve Barzani yönetimini suçlayarak "Türk" dostu olduğunu savunuyor.
MİT SÜLEYMANİYE'DE, TALABANİ PKK İLE İYİ İLİŞKİLER KONUSUNDA DİRETMEMELİ!
Milli İstihbarat Teşkilatı Suriye'de olduğu gibi Irak'ta da operasyon derinliğini genişletmiş durumda. Dağlarda başlayan teröristleri etkisiz hale getirme faaliyetleri Irak'ın iç noktalarına ulaştı. Sadece Mart ayı içinde, terör örgütünün sözde sorumlularından Rojda Bilen'le Hüsnü Kümek, sözde gençlik yapılanması sorumlusu Gülsün Silgir gibi isimler Süleymaniye'de etkisiz hale getirildi. Kümek'in PKK'nın elebaşlarından Cemil Bayık ve Duran Kalkan'ın kurye ve korumalığını yaptığı biliniyordu. SİHA'lar ayrıca Arbat Havaalanı’nda bulunan PKK’nın işlettiği dron üretim merkezini havaya uçurdu.
İran'ın Süleymaniye'deki yönetime verdiği destek açık. Ancak statünün değişmesi durumunda Tahran'ın Talabani için Türkiye ile çatışma riskine girmeyeceği de öngörülüyor. Nitekim İsrail'in Körfez ve Azerbaycan ile olan ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda, İran yeni bir düşman istemeyecektir. ABD'nin ise teröristlere verdiği tüm desteğe rağmen, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği operasyonlarda, Ankara ile karşı karşıya gelmemeyi tercih ettiği görüldü.
Dolayısıyla Bafil'in tüm bunları göz önünde bulundurarak, teröristlere destek vermek yerine, köklü bir devlet geleneğine sahip, kendisini de henüz düşman olarak tanımlamamış Türkiye ile ilişkilerini düzeltmesinin kendi iktidarı için de faydalı olabileceği değerlendirmesi yapılabilir. Nitekim Irak yönetiminin de terörle mücadele alacağı karar, yalnız başlarına olmayacak.
İran destekli Haşdi Şabi'nin ikna edilmesiyle gerçekleşecek. Bafil'in bu durumda kendisini koruyabilecek bir silahlı gücü kalmıyor. Mevcut iktidar mücadelesinde Ankara'nın kritik bir rolü olduğunu da bildiği için Türkiye ile temasa geçmek istediği ifade ediliyor. Türkiye'nin bu konuda tavrı net. PKK'ya verilen tavizler sona ermeden Bafil ile görüşme olmayacağı net bir şekilde iletiliyor.