Sınırımızın hemen yanı başında Türkiye'yi yakından ilgilendiren terör örgütü PKK/PYD'nin yapmayı planladığı sözde seçimlerle ilgili Ankara bölge ülkelerine net mesaj verip uyarı yaptı...
Türkmedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel'in kaleme aldığı habere göre; Terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin, ABD'nin desteğiyle işgal ettiği ve sözde kanton ilan ettiği 7 bölgede 11 Haziran'da belediye seçimi yapma hazırlığına karşı Türkiye'nin tepkileri de genişliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Biz Türkiye olarak seçimlerin meşruiyetini asla kabul etmeyeceğiz" mesajı, Dışişleri ve Milli Savunma bakanları tarafından da hem muhataplarına hem de uluslararası kamuoyuna tekrarlandı.
İKİ ÜLKEYE ASKERİ UYARI
Bu mesajların, muhataplar nezdinde çok daha ayrıntılı ve vurgulu olarak ifade edildiğini öğrendim.
Edindiğim bir başka bilgi de, 'bölgede etkili güçler' olmaları itibarıyla ABD ve İran'a 'altı çizilerek' uyarı yapıldı; "Böylesi bir gayrimeşru seçim girişiminin BMGK kararlarına aykırı olduğu, Suriye ve bölgeye faydalı olmayacağı, aksine gerilimi artıracağı" konusunda. Bu uyarı sadece diplomatik değil, askeri ve istihbari olarak da yapılmış.
Suriye'deki Kürt aşiretler ve sözde kanton yönetimlerini kabul etmeyenler bu seçimleri kabul etmiyor. Terör örgütü PYD/YPG/SDG, özellikle Barzani'ye yakın aşiretleri baskı altında tutuyor. Onlar da seçimleri reddediyorlar.
Konuştuğum bir kaynak, ABD'nin bu konuya da eğildiğini anlatırken, şunları söyledi:
"ABD'li Brett McGurk, Kürt barışı adı altında PKK/YPG ile Barzani yönetimini yakınlaştırmaya çalıştı ama PYD 'hep bana' yaklaşımı gösterdiği için o iş yürümedi. PKK, Kuzeydoğu Suriye'deki Barzani'ye yakın tüm isimleri tasfiye etti. Ya öldürdü, ya sürgüne gönderdi ya da başka türlü yöntemlerle yıldırdı."
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 'sözde seçim' girişimcine yönelik, "seçim için şartların oluşmadığı" yönündeki açıklaması da Ankara'da soğuk karşılandı.
ABD 'GAYRİMEŞRU' DEMEDİ
ABD'nin, seçim girişimini 'gayrimeşru' ilan etmediğine dikkat çekiliyor. Ve bunun destek olarak yorumlandığına işaret ediliyor.
Anlamı şu:
Terör örgütü ABD desteği ile Suriye'de geniş bir bölgeyi işgal etti ve buralarda sözde kantonları ilan etti. Şimdi bir adım daha bunu ileriye götürüp meşruiyet sağlamaya çalışıyor. Terör örgütü bunu 2017'de de denemişti. Ankara bu aşamada iki seçeneği de 'şimdilik' göz önünde bulunduruyor: Seçim iptal edilebilir veya ertelenebilir.
Seçim yapılmaya kalkışılırsa ABD'den ve diğer muhataplardan net bir beklenti var: Seçimlere asla herhangi bir meşruiyet affetmemek. Ki uluslararası hukuk ve toplumsal dinamik de bunun gerektiriyor.
KİMSE MEŞRU GÖRMEMELİ
Bu beklentinin arkasındaki gerekçelerden birini de şöyle özetleyebilirim:
"Kötü sonucu kimse istemez.
O sonucu da zaten herkes biliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan açık açık söyledi: 'Teröristin sözde kendi kendine seçim yapmış olması onu terörist olmaktan çıkarmaz.' Gereken yapılır. Bir yaparlarsa beş görürler. Türkiye açısından Suriye'nin toprak bütünlüğü ve PKK'nın kontrol ettiği alan olmaması önemli. Türkiye bölgedeki aşiretlerle zaten temas halinde."
MALİYET ÇIKARSA SATAR
Bu konuda Ankara'da gördüğüm değerlendirmenin 'bir kısmı' da şöyle:
"Suriye'de ABD varlığı, ABD'ye önemli bir maliyet üretmediği için -'CENTCOM hatırına' daha denilebilir- devam ediyor. Ama şartlar oluşursa, yani bu bölgede ABD'ye yeni ve önemli maliyetler çıkmaya başlarsa hemen satabilir.
DİKTA REJİMİ KRİTERLERİ
Seçimlerin 'demokratik kriterleri' de evlere şenlik:
Sözde Yüksek Seçim Komisyonu, yani seçimleri güya izleyip denetleyecek yapı dahil, her şey PYD'nin kontrolünde olacak şekilde dizayn edilmiş. En tepede, terör örgütü KCK yapılanmasına uygun şekilde 'eş başkan' olarak iki PYD'li var. Adayların kim olabileceğine de, kimlerin oy kullanabileceğin de bu komisyon karar veriyor.