Kendinizi yazmak için şartlandırır mısınız? “Günde şu kadar yazmalıyım” gibi; yoksa fikirleriniz geliştikçe mi yazarsınız?
• Şartlandığım tek şey, “Daha çok okumalıyım,” konusudur. Kendimi belirli bir miktarda yazmaya şartlandırmam. Benim için önemli olan, baskı altında olmadan, içimden geldiği zaman yazmak. Okurlara hislerimi aktarabilmek ve ortak paydalarda buluşabilmek.
“Genç şair” olarak anılmak konusunda ne düşünüyorsun? Bu tanımlama rahatsız ediyor mu?
• Rahatsız değilim aslında, ama “genç şair” olarak anılmak, bazen sınırlayıcı bir etiket gibi gelebiliyor. Yaşın ön planda tutulması, şiirlerin veya fikirlerin değerini gölgede bırakabilir. Şu bir gerçektir ki yetenek ve deneyim yaşa bağlı olmadan gelişir. Öte yandan, bu tanımlama bazıları için motive edici de olabilir; sonuçta gençlik, taze bakış açıları demektir. Ancak sürekli aynı etiketle anılmak, şairin farklı yönlerinin fark edilmemesine yol açabilir.
Kitabınızın çok satması sizin için önemli bir husus mu?
• Kitabımın çok satması benim için bir başarı ölçütü değil. Elbette, daha fazla insanın eserimle buluşması, yazdıklarımın farklı yüreklere dokunması güzel bir duygu olur. Ancak benim için önemli husus, duygularımı en samimi şekilde aktarabilmek ve okurlarla derin bir bağ kurabilmek. Eğer bir kişi bile yazdıklarımda kendini buluyorsa, benim için asıl başarı budur.
Şiirlerinizi bitirdiğinizde nasıl bir hisle karşılaşıyorsunuz? Rahatlama mı, boşluk mu, yoksa başka bir duygu mu?
• Bu sorunun cevabını tek bir duyguyla açıklayamam sanırım. Birden fazla duyguya kapıldığımı söyleyebilirim. Rahatlama hissediyorum çünkü içimde biriktirdiğim duygular ya da düşünceler artık dışarı çıkmış oluyor. Boşluk hissediyorum çünkü yoğun bir sürecin ardından o anlık enerjiyi yitirmiş oluyorum. Huzurlu da hissediyorum çünkü şiirin tamamlanmış hali, bir anlam kazanıyor ve benden bir parça olarak varlığını sürdürüyor. Şiirin yazılma süreci, bazen bir iç hesaplaşma, bazen bir paylaşım yolu oluyor.
Günümüzde şiire olan ilginin azaldığını düşünüyor musunuz? Şiirin modern dünyada nasıl bir yeri var sizce?
• Günümüzde şiire olan ilginin genel olarak popüler kültürün diğer alanlarına kıyasla daha az olduğu bir gerçek, ama tamamen kaybolduğunu söyleyemem. Şiir, her ne kadar daha küçük bir kitleye hitap ediyor gibi görünse de, derin anlamlar ve güçlü duygular arayan insanlar için hâlâ vazgeçilmez bir duygu ve düşünce dünyası... Modern dünyada hızlı tüketim ve anlık tatmin arayışı çok yaygın; bu da şiirin derinliğini, yavaşlamayı ve düşünmeyi gerektiren doğasıyla çelişiyor. Ancak tam da bu yüzden şiirin modern dünyada ayrıcalıklı bir yeri olduğunu düşünüyorum. Şiir, insanın iç dünyasına dokunma, durup düşünme ve anlam arayışı içinde kaybolma fırsatı sunuyor. Dijital dünyada bile, şiir yine de kendine yer buluyor; sosyal medyada kısa ama etkileyici dizelerle, insanların yüreğine dokunulabiliyor.
Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederim. Edebiyat hayatınızda başarılar dilerim.
• Ben de sizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Şiirle kalın.Hoşçakalın…
Umut Furkan Çakır, 1998 yılında Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde doğdu.
İlk ve Ortaöğrenimini burada tamamladı. Ankara Elmadağ Anadolu Sağlık Meslek Lisesinden mezun olduktan sonra Erciyes Üniversitesi Halil Bayraktar Meslek Yüksek Okulunda ön lisans eğitimini bitirdi. Şiir tutkusu, onu küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya yönlendirdi ve eserleri çeşitli dergilerde yayımlandı. İlk şiir kitabı olan “Kırık Kulplu Bardak”ın ardından, “Kırık Düşler ve Umut” isimli kitabıyla şiir severlerle bir kez daha buluşmuştur.