Haber7
Maarif Platformu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat taslağını değerlendirdi. Bir öneri paketi sunan Maarif Platformu Başkanı Prof. Dr. Osman Çakmak, raporun eğitimci akademisyenler ve hocaların katkısıyla hazırlandığını belirtti.
PEK ÇOK KONUDA ÖNEMLİ KAZANIMLARA SAHİP GÖRÜNÜYOR
Müfredat programlarında pek çok konuda önemli kazanımlar elde edileceğini vurgulayan Osman Çakmak, “Bir senedir yapılan güncellemelerle beraber müfredat programlarının geldiği nokta; bizim değerlerimizi vurgulama, yetkin ve erdemli insan yetiştirme, materyalist felsefenin azaltılması gibi daha pek çok konuda önemli kazanımlara sahip görünüyor. ‘Yetkin ve Erdemli Birey’ sloganıyla kaleme alınan öğretim programları perspektifinde, evrensel bilim kadar milli ve yerli içeriğe de yer verilmeye çalışılmaktadır.” dedi.
EKSİKLER GİDERİLDİĞİNDE DAHA İYİ SEVİYEDE OLACAK
Müfredat taslağının önceki dönemlere göre daha iyi seviyede olduğunu, görüş ve önerilerin dikkate alınmasıyla daha iyi bir duruma geleceğini kaydeden Çakmak, “Programlar bu şekilde geçse bile bütün önceki programların hepsinden daha iyi bir seviyede olacağı söylenebilir. Askı sonrası gelen tekliflerle bir kısım eksikliklerin giderilme fırsatı var. Zaten askıya alınmasının da amacı eksiklikleri görmek ve gidermek. Bu sebeple platformu olarak gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ancak verilen askı süresinin yetersiz olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
DERS KİTAPLARI MENFAATÇİ VE MATERYALİST ANLAYIŞTAN KURTARILMALI
Ders kitaplarında öğrenciye materyalist bakış açısı yerine ideal ve kültür anlayışının kazandırılması gerektiğini belirten Çakmak, şu ifadelerde bulundu:
“Bu iman ve aşkı sağlamak için müfredatlarda yapılması gereken şudur: Öncelikle ders kitaplarının dünyevilik/menfaat ve materyalist anlayışın baskısından/işgalinden kurtaracak çabaların içine girilmesidir; kitaplara öğrenciye ideal/kültür aşılayacak şekilde muhteva kazandırılmasıdır.”
KAİNAT KİTABININ DOĞRU OKUNMASI ÇEVRECİLİK ŞUURUNU GELİŞTİRECEKTİR
Bilim ile dinin ayrı düşünülemeyeceğini, kainat kitabının doğru okunmasıyla çevrecilik ve canlılara değer verme şuurunun gelişeceğini belirten Çakmak, “Kainat kitabının doğru okunması, ekolojik dengenin korunması-çevrecilik, canlılara değer verme ve onları koruma şuurunun gelişmesini de teşvik edecektir.” ifadelerini kullandı.
“MUHTEŞEM DÜZEN ÖĞRENCİLERİN MERAKINI DAHA DA ARTIRIR”
Tabiattaki muhteşem düzeni keşfeden öğrencilerin öğrenmeye açlığı ve merakının artacağını kaydeden Çakmak, şu ifadelerde bulundu:
“İnsanın doğru ahlâki ve insani değerleri bulmasının en kestirme bir yolu tabiat kitabının okuru haline gelmesidir. İnsan çevresinde cereyan eden olayları; muhteşem düzeni ve harika tasarımlar, ilahi nimetleri ve ahlâki güzellikleri ve değerleri derinliğine fark ettikçe hayret duyguları içinde kalacak; öğrenmeye karşı açlığı ve merakı daha da artacaktır. Tabiattaki ahlâki gerçekler ruh aynasında kendisini göstermeye başlayacaktır. Doğadaki hassas mekanizmaları ve düzeni ileri düzeyde fark eden insanda takdir, tefekkür, hürmet, şefkat/merhamet ve şükür duyguları gelişecektir. Asıl değer ve ahlak merkezli müfredat yapmanın en kestirme ve kolay yolu budur.“
MÜFREDATIN ÖNÜNDEKİ ENGEL: ÖSYM SINAV YAPISI
Çakmak, müfredatların hayata geçmesinin ve öğretmenin işin icra etmenin önünde en büyük bir engelin adına ‘paralel müfredat’ olduğunu söyledi. Parelal Müfredatın ne olduğunu ve nasıl engellediğini ise şu şekilde açıkladı:
“ÖSYM’nin oluşturduğu merkezi sınav yapısı, eğitimi, merkezi sınavların altında bırakmaktadır. becerileri ve meziyetleri, analitik düşünceyi, yorumlama gücünü ve üretkenliği değerlendiren bitirme sınavlarını geri getirmedikçe, sınıf geçmeyi zorlaştırmadıkça ve özellikle zorunlu lise eğitimini kaldırmadıkça yeni müfredatın hayata geçmesi güçleşecektir.”
LİSELER MİSYONSUZLUKTAN KURTARILMALI, ZORUNLU OLMAKTAN ÇIKARILMALI
Liselerin zorunlu olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Çakmak, şöyle konuştu:
“Bunun için de ilk iş olarak, geniş katılımlı istişarelerle lise mezununda olması gereken bilgi ve beceriler ortaya konulmalıdır. Yani lise eğitimi, misyonsuzluktan/amaçsızlıktan kurtarılmalıdır.
Meslekleri itibarlı hale getirdiğimizde, mezunlara iş garantisi verdiğimizde zaten üniversite önünde yığılma kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Tabi ki bu arada üniversitelerimiz itibarlı ve kaliteli eğitimi ile her geçenin mezun olduğu yapı ve anlayıştan kurtarılmalıdır. Görüldüğü gibi Bakanlığın Yükseköğretim ve diğer birimlerden kopuk bir şekilde sadece müfredat çalışmaları ile mevcut sorunlara çözüm bulunması zordur. Lise ve mesleki eğitimi yapılandırırken bürokratlar yanında iş dünyasının da temsilcileri bir araya gelmeli. İlkokuldan üniversiteye eğitim bir bütün olarak ele alınmalıdır. Kontenjanlar ülkenin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.”
MÜFREDAT YETMEZ, İYİ ÖĞRETMENLER DE YETİŞTİRİLMELİ
Platform başkanı Çakmak, MEB’in müfredat düzenlemesinin kamuoyunda bunca ilgi görmesini ise şu şekilde yorumladı:
“Halk ülkenin asli sorunun eğitim olduğunu kavramış bulunuyor. Ahlaka ve erdeme dayalı bir müfredat hayata geçirilmedikçe mesleki eğitimi diriltmedikçe piyasadaki karmaşayı, ahlaki çürümüşlüğü bertaraf etmek mümkün değil. Hazırladığımız rapor, sadece müfredat taslağının eksikliklerini göstermekle kalmıyor; aynı zamanda onun hayata geçmesinin önündeki ciddi engelleri de gösteriyor. Öncelikle öğretmen yetiştirme meselesine dikkat çekilmektedir. Çünkü iyi aletler ustaların elinde işe yaramaktadır.”
“AĞIR SANAYİ, AĞIR KÜLTÜR İSTER”
“Müfredatın yoğun olarak tartışıldığı şu günlerde asıl gündeme getirmemiz gereken konu nedir?” sorusuna ise Osman Çakmak şöyle cevap verdi:
“Sezai Karakoç’un ‘Ağır sanayi, ağır kültür ister’ sözü ile Nurettin Topçu’nun ‘Öğrenmek zekânın, yapmak ahlakın işidir.’ sözünü hatırladığımızda asıl olan eğitimden beklenenin hedefin ahlaka dayalı bir müfredat yapılanması olduğunu söyleyebiliriz.”
MÜFREDAT TEKELİ NEDENİYLE EV OKULU UYGULAMASI BİLE UYGULANAMIYOR
Çakmak, hazırladıkları raporun bir başka yönünü ise şu şekilde açıkladı:
"Çakmak Müfredat yenilemesinin gündemde olduğu şu günlerde asıl tartışılması gereken konunun gündeme gelmediğini belirtti. “Asıl çözüm yolunu müfredat tekelinin kaldırılmasında görüyorum. Çeşitli müfredatlara izin verilmelidir. Müfredat tekeli yüzünden ev okulu gibi uygulamalar bile yapılamıyor. Halbuki mesela ABD de ilkokula gitmeyip milyonlarca aile çocuklarını ev okulunu tercih ediyor. Ama Türkiye’de bu imkan yok. Hiçbir demokratik ülkede tek tip müfredat uygulaması yoktur. Beklentimiz, müfredatta kendi programını kendi belirleyen tercih hakkını ve kimliğini kendisi belirleyen okulların açılmasına izin verilmesidir. Bu yapıldığı takdirde ülkede gerçek anlamda eğitim halka mal olmaya başlayacaktır.”
EĞİTİMCİLERDEN MÜFREDAT ÖNERİLERİ
Maarif Platformu'nca hazırlanan öneri paketinde özetle dikkat çeken şu tavsiyeler yer aldı:
Geliştirilen yeni müfredatta, tekelci yaklaşımın tortuları temizlenmeli.
İyi bir devlet denetimine tabi; amacı, kapsamı ve uygulaması farklı olan okul türlerine izin vermeli.
Tüm okulları merkezi sınavlar bazında bazı bilgileri ele alıp değerlendiren, başarıyı buna göre ölçen yaklaşımla birlikte tamamlayıcı farklı ölçme-değerlendirme yöntemlerine yer verilmeli.
MEB, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de farklı model ve müfredata yol vermeli.
Geliştirilen yeni müfredatta yer verilen çeşitli okuryazarlık becerileri isabetli ancak sorgulayıcı eleştirel bakış ve medya okuryazarlığında yerli zihinsel süzgeçlere yer verilmeli.
MEB’in ders kitabı temin etme yaklaşımı gözden geçirilmeli, gerekirse yeniden düzenlenmeli.
İyi bir devlet denetimi dâhilinde bölgesel ihtiyaç, talep ve farklılıklara göre yer verilmemeli.
Geliştirilen yeni müfredata, mevcut derslere ek olarak, kültür ve medeniyetimize dair Osmnalıca gibi yeni dersler yer almalı.
Ehil ve liyakatli öğretmenlerin istihtamı için KPSS gibi bir sistem yerine çok boyutlu değerlendirme sistemleri hayata geçirilmeli. Bu konuda ehil ve liyakatli öğretmenlere daha fazla inisiyatif tanımalı.
Müfredat, okullardaki eğitim ve öğretimin pusulası olsa da, katı ve temel belirleyici olmamalı. Zeka ve öğrenme hızlarına bağlı olarak sağlıklı ölçme ve komisyon değerlendirmesi sonucuna, bir müfredatın öğrenme çıktılarına sahip öğrenci, üst sınıfa geçebilmeli.
MEB, ders kitabı gibi müfredat tekelini kırıp, okul, öğretmen, öğrenci ve velilere kitap ve müfredat seçebileceği alternatifli, esnek bir yapıyı tartışmalı.
Görsellere, çizimlere ve karakterlere özen gösterilmeli. Yerli ve milli isimlere yer verilmeli. Yaratıcı’yı görmezden gelen söylemlere yer verilmemeli.
Gelenek ve kültürümüzün dışındaki yaşam tarzları özendirilmemeli. Nesli yabancılaştıran kelimelere yer verilmemeli.
Müfredattaki öğrenme çıktıları, içerik ve eğitim durumları; öğrencilerin niyet, amaç, merak, sebatını esas alan, ezberden ziyade, “Ne?” sorusunun cevabından ziyade, “Neden?, Niçin ve Nasıl?” sorularının cevabına ulaştıracak şekilde tasarlanmalı.
Medeniyetimizde yer alan düşünür ve filozoflara yer verilmeli.
Batı kaynaklı felsefenin yanından medeniyetimize ait felsefelere de temas edilmeli. Müfredat Batı ürünü felsefe kalıplarına sıkıştırılmamalıdır.
Ders kitapları gibi müfredatta da, bilgi ve beceriler, ahlaki bir kapta sunularak yetkin ve erdemli bireyler yetişrilmeli. Kendi kimliğimiz ve kültürümüz ile kalkınma ve ilerleme odaklı bir zihniyet yapısı oluşturulmalı.
Yeni müfredatta, bireyin bütünsel gelişimi (zihin, beden, kalp ve ruh), finansal okuryazarlık isabetli. Bununla birlikte sıfır israf ve iktisatlı hayat prensipleri, sanat, estetik, ahlak, maneviyat gibi boyutlara da yer verilmeli.
Zengin kelime hazinesi gerektiren bir dil kullanılmalı.
Medeniyetimiz ve kültürel tarihimizle barışık olması, dahası oradan beslenmesi çok önemli. Öğrencilerde tarihi ve kültürel hafıza oluşturulması sağlanmalı. Tarihi gerçekler, kültür ve medeniyetimiz, inanç ve değerlerimizin öğretimi ile ‘aşağılık kompleksi’nin önüne geçilmeli.
Müfredatın temel savı olan ‘Yetkin ve erdemli birey’ için manevi hedef ve amaçlar ortaya konmalı. “İ‘lâ-yi Kelimetullah”, “Nizam-ı Âlem”, “Fütüvvet Ahlakı”, ve “İnsan-ı Kamil” hedefleri yeniden hatırlatılmalı.
Grafik Tasarım Yazılımlarına (İllüstratör) ve Üç Boyut (3D) programlarına, yerli ve milli içerikle donatılmış dijital eğitim oyunlarının tasarımlar.
KATKI SUNANLAR
Abdullah Eker (Dr. Öğretim Üyesi, Balıkesir Üniversitesi, Eğitim Fakültesi),
Adem Tatlı (Prof. Dr., emekli akademisyen, yazar),
Ahmet Barut (Eğitim uzmanı, öğretmen), Ali Çankırılı (pedagog, yazar),
Behçet Erol (Prof. Dr., Dicle Üniversitesi, Eğitim Fakültesi),
Burhan Akpınar (Prof. Dr., Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi),
Gürkan Ergen (Doç. Dr., 18 Mart Çanakkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi),
Fatih Mehmet Coşkun (Doç. Dr., Medeniyet Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Fakültesi),
İsmail Aydoğan (Prof. Dr., Kırıkkale Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi),
Mahmut Kaplan (Prof. Dr., Edebiyatçı yazar, Beykent Üniversitesi),
Osman Çakmak (Prof. Dr., İstanbul Rumeli Üniversitesi),
Özkan Sapsağlam (Doç. Dr. Yıldız Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi),
Said Ceyhan (Doç. Dr., Bartın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi),
Tahsin Gülhan (Eğitim Yönetim Danışmanı)
Editor : Antep Haberleri