Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Gazze Şeridi’ndeki çatışmalara ilişkin gelen bir soruya verdiği cevapta, “Müttefikler çatışmalara verilen aranın uzatılmasını, rehinelerin serbest bırakılmasını ve Gazze'deki insanlara daha fazla insani yardımın ulaştırılabilmesini memnuniyetle karşılıyor. Aynı zamanda, NATO'nun bir ittifak olarak İsrail-Filistin çatışmasında aktif bir rol oynamadığını kabul etmenin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bazı müttefikler farklı şekillerde aktif rol oynamaktadır. Ancak NATO bir örgüt olarak doğrudan müdahil değildir” dedi.
NATO'nun verdiği mesajlardan birinin de bu çatışmanın daha büyük bir bölgesel çatışmaya dönüşmemesi olduğunu aktaran Stoltenberg, "İran'a verilen mesaj ise istikrarsızlığı şu anda gördüğümüz çatışmayı daha da tırmandırmak için kullanmamaları ve vekillerini Hamas ve Hizbullah’ı dizginlemeleri gerektiğidir. Dolayısıyla müttefikler farklı şekillerde aktifler ancak NATO bir ittifak olarak bu çatışmaya doğrudan müdahil değil. Ancak elbette güney komşularımızda gördüğümüz istikrarsızlığın bir kısmı da Orta Doğu'da on yıllardır gördüğümüz istikrarsızlık ve çatışmalarla bağlantılıdır” dedi.
"Uluslararası hukuka, insancıl hukuka tüm çatışmalarda saygı gösterilmeli"
Batılı ülkelerin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarındaki insan hakları ihlalleri ile İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarındaki insan hakları ihlalleri konusunda farklı görüşler ifade ettikleri belirtilerek, NATO'nun eleştirilerinde dostları ve düşmanları arasında ayrım yapıp yapmadığı sorusuna yanıt veren Stoltenberg, “Benim mesajım uluslararası hukuka, insancıl hukuka tüm çatışmalarda saygı gösterilmesi ve sivillerin yaşamlarının her zaman korunması gerektiğidir. Hem Gazze'deki çatışmayla ilgili olarak hem de tabii ki dünyanın dört bir yanında gördüğümüz diğer çatışmalar söz konusu olduğunda mesajımız bu olmuştur, dolayısıyla çatışmanın türü ne olursa olsun uluslararası hukuka ve insancıl hukuka riayet etmek önemlidir, ancak Gazze'deki durum ile Ukrayna'daki durumun pek çok açıdan farklı olduğunu kabul etmek de önemlidir” dedi.
Ukrayna’nın hiçbir zaman Rusya için bir tehdit oluşturmadığını ve Rusya'ya saldırmadığını belirten Stoltenberg, “Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedensiz bir işgaldi, başka bir ülkenin tam ölçekli işgaliydi. Dolayısıyla elbette Ukrayna'nın nedensiz bir saldırıya karşı kendini savunma ve toprak bütünlüğünü koruma hakkı var. Ayrıca Ukrayna'nın kendini savunma hakkını desteklemek tüm müttefiklerin hemfikir olduğu bir konudur. Çünkü meşru müdafaa hakkı BM Şartı'nda yer almaktadır. Dolayısıyla uluslararası hukuk, insancıl hukuk tüm çatışmalarda geçerlidir ve biz Ukrayna'yı desteklemeye devam ediyoruz çünkü bu ulusal hukukun korunmasıyla ilgili” dedi.
“Çin'in yaptıkları güvenliğimiz için önemli”
NATO’nun Çin stratejisine ilişkin gelen bir soruya yanıt veren Stoltenberg, “Bence Çin söz konusu olduğunda NATO'nun uzun bir yol kat ettiğinin farkına varmamız gerekiyor çünkü çok değil birkaç yıl öncesine kadar Çin'in güvenliğimiz açısından oluşturduğu zorluklara hiç değinmiyorduk. Önceki stratejik konseptimizde bu konudan tek bir kelime ile bile bahsedilmiyordu. NATO'da üzerinde mutabık kaldığımız bir dile ilk kez 2019 yılında sahip olduk. O zamandan bu yana ortak bir pozisyon, ortak bir yaklaşım geliştirdik ve şunu fark ettik: Evet, Çin Asya'da ve Çin'in NATO müttefikleriyle kara sınırı yok. Ancak Çin'in yaptıkları güvenliğimiz için önemli. Çin'in silahlı kuvvetlerini büyük ölçüde modernize ettiğini görüyoruz, komşularını ve diğer ülkeleri, özellikle de Güney Çin Denizi'nde, nasıl zorladıklarını görüyoruz. Çin'in insan haklarını hiçe saydığını görüyoruz. Elbette tüm bunlar güvenliğimiz için önemli. Bunun aslında NATO'nun daha önce yapmadığı bir şey olduğunu ama bugün müttefiklerin bu konuda hemfikir olduğunu kabul etmek gerekir” dedi.
“Rusya'nın şimdi göçü bir araç olarak kullanması, komşulara, NATO müttefiklerine baskı yapma girişiminin bir başka örneğidir”
Rusya’nın Finlandiya’ya düzensiz göç akınlarını yönlendirdiği iddiaları ile ilgili gelen bir soruya cevap veren Stoltenberg, “Bence bu, Rusya'nın komşuları üzerinde baskı kurmak için pek çok farklı araç kullandığının bir başka örneği; enerjiyi kullandıklarını gördük, siber saldırıları kullandıklarını gördük, demokrasilerimizi zayıflatmak için farklı türde gizli operasyonlar yaptıklarını gördük. Ayrıca birkaç yıl önce Karadağ'da olduğu gibi Batı Balkanlar'da da bazı hükümetleri zayıflatmaya çalıştılar. Dolayısıyla Rusya'nın şimdi göçü bir araç olarak kullanması, komşulara, NATO müttefiklerine baskı yapma girişiminin bir başka örneğidir ve başarılı olamayacaklar” dedi.
Finlandiya’nın sınırlarını korumak için NATO’nun ülkesindeki varlığını arttırması yönünde bir talepte bulunmadığını ifade eden Stoltenberg, “Sınır kontrolü, müttefiklerin bazen AB kurumlarının da desteğiyle kendi başlarına yaptıkları bir şeydir ve Finlandiya'nın bu işi kendi başına halledebileceğinden kesinlikle eminim ve bu nedenle sınırlarını kontrol etme konusunda kesinlikle doğru kararı verdiklerine inanıyorum” dedi.
Editor : Antep Haberleri