Özellikle Covid-19 döneminde insanların ruh sağlığını etkilediğini belirten Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, gençlerde kaygı ve uyku problemi görüldüğünü aktardı.
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, Türkiye'nin farklı şehirlerinde görüşmeler yapmak ve etkinliklere katılmak için 5 günlük ziyaret kapsamında İstanbul'a geldi. Ruh sağlığı sorunlarını "bir sonraki pandemi" olarak adlandırdığını belirten Kluge, Covid-19 salgınından aşılara, halk sağlığı sorunlarından DSÖ ile Türkiye'nin çalışmalarına kadar birçok konuya değindi.
Covid-19 salgını sonrası önemli dersler çıkardıklarını belirten Kluge, bunlardan en önemlisinin sağlık iş gücünün beslenmesi olduğuna, sağlık personelinin emekliye ayrılmasına ve küresel göç sebebiyle Avrupa'da 2 milyon doktor ve hemşire açığının bulunduğuna dikkat çekti. Sağlık gücünün kaybedilmemesi gerektiğine dikkat çeken Kluge, çalışma koşullarının çok iyi olması gerektiğini ve çalışanların ruh sağlığıyla ilgilenilmesi gerektiğini dile getirdi. Kluge, pandemi döneminde rutin sağlık hizmetlerinin kesintiye uğradığına dikkat çekerek, çoğu ülkede çocukların rutin aşılanması durduruldu ve şu anda bölgenin hem batısında hem de doğusunda çok sayıda kızamık salgını görüldüğünü belirtti. Kluge, pandemilere daha hazırlıklı olmak adına yakında imzalanması beklenen bir "salgın anlaşması" üzerinde 149 ülkenin müzakerelerde bulunduğuna değindi.
Türkiye'nin salgın dönemindeki yaklaşımına ilişkin açıklamalarda bulunan Kluge, bazı ülkelerin aşılarını, maskelerini paylaşmadıklarını gördüklerini hatırlatarak “Şeffaflık ve araçların, teknolojilerin, aşıların paylaşılması gerekiyor. Burada en başından beri aşılarını, maskelerini, koruyucu ekipmanlarını birçok ülkeyle paylaşan başta Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere Türk devletlerine gerçekten çok büyük bir içtenlikle takdirlerimi ifade etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin dünyada 162 ülkeye destek verdiğini aktaran Kluge. “Dolayısıyla Türk Devletleri Teşkilatı için 'dayanışma' boş bir söz değildi ve bugün tüm ülkelerin yapması gereken de budur." açıklamasında bulundu.
ASIL SORU "YENİ PANDEMİ NE ZAMAN?"
Aşılar konusunda tedirginlik olmasına ilişkin Kluge, bir aşının DSÖ tarafından onaylanması için çok katı prosedürlerden geçmesi gerektiğini, bu nedenle DSÖ'nün onayladığı aşıların güvenli kabul edildiğini belirtti.
Kluge, aşılar hakkında endişeye hak verdiğini anladığını belirterek “Genellikle yeni aşı geliştirmek yaklaşık 10 yıl sürer, Covid-19 sırasında 1,5 yılda bir değil 4 aşı geliştirilmişti bile. Ancak bu aşıların zaten var olan belirli teknoloji platformuna dayalı olarak geliştirildiğini açıklamamız gerekiyor." şeklinde açıklama yaptı. Çok fazla aşı karşıtı hareket olduğuna değinen Kluge, "İnsanları suçlamamalıyız, insanların endişelerini dinlemeliyiz." değerlendirmesini yaptı.
Kluge, "Bence asıl soru, yeni bir pandemi olup olmayacağı değil, ne zaman olacağıdır." sözlerine yer vererek, paniğe kapılmak yerine daha iyi hazırlanmak ve dayanışma içinde davranmak gerektiğine dikkat çekti.
6 KİŞİDEN 1'İNDE VAR
İnsanların ruh sağlığını güçlendirmenin önemine değinen Kluge, "Ruh sağlığı sorunlarını 'bir sonraki pandemi' olarak adlandırıyorum.” sözlerine yer verdi. Tüm dünyada, özellikle de Covid-19'da gençlerin tecrit altında olduğunu hatırlatan Kluge, “Bu durum, insanların ruh sağlığını da etkiliyor. Hizmetlerimizden gördüğümüz kadarıyla gençlerde çok fazla kaygı ve uyku problemi var." açıklamasında bulundu. Kluge, Avrupa Birliği'nin (AB) son verilere göre, AB ülkelerinde 6 kişiden 1'inin sıkıntı, endişe ve uyku sorunu yaşadığını belirtti. Covid-19 kısıtlamalarının bu sorunlara yol açabildiğini ama aynı zamanda ekrana, bilgisayara veya telefona bakılmasının etkili olduğunu aktaran Kluge, bazı ülkelerde çocukların ekran süresinin 6 saati bulduğunu kaydetti.
Hans Kluge, Ekran kullanımıyla çocukların uygun olmayan reklamlara ve şiddete maruz kaldığını, mükemmellik algısının değiştiğini ve kendilerinin "ekranda gördükleri diğer kişiler kadar mükemmel olmadıkları" düşüncesine kapıldıklarını aktardı. Hayatın karmaşık hale geldiğini dile getiren Kluge, Rusya-Ukrayna ve İsrail-Gazze arasında bir savaş olduğuna işaret ederek, “Perma-kriz dediğim bir dönemde yaşıyoruz, sürekli bir kriz var ve bu insanların ruhsal durumunu etkiliyor. Sağlık sadece iyi bir fiziksel durum değil, aynı zamanda çok güçlü bir zihinsel durumdur." açıklamasını yaptı.
YÖNETİMİ İSTANBUL’A ALINDI
DSÖ-Türkiye ilişkilerine değinen Kluge, "Türkiye, tüm bölgede en fazla sayıda DSÖ ofisine sahip ülke. Ankara'da ülke ofisimiz var, DSÖ Avrupa Doğal Afetlere Hazırlık Merkezinin bulunduğu ofisimiz var, Gaziantep'te Suriye'nin kuzeybatısındaki insanlara çok sayıda insani yardım sağlayan bir ofisimiz var ve yakın zamanda yönetimi Kopenhag'dan İstanbul'a kaydırdık." şeklinde konuştu. Türkiye'nin deneyimlerine dikkat çeken Kluge, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra birlikte önemli çalışmalar yaptıklarını ve Adıyaman'da prefabrik birinci basamak sağlık ocağı açacaklarını aktardı.
Aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı ile DSÖ'nün ortaklaşa düzenlediği Acil Sağlık Durumlarında Liderlik Çalıştayı'na da değinen Kluge, Teşkilat ile imzalanan mutabakat zaptı çerçevesinde gelişen ilişkilere sahip olduklarını söyledi.
Editor : Antep Haberleri