Gündem

Eyüpsultan'da 55 ayda 90 eser! Köken Haber7'ye anlattı: 'Yeni dönemde çok şey değişec

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’ye Gündem Masası programında açıklamalarda bulundu. Başkan Deniz Köken, gerçekleştirilen hizmetleri, devam eden ve yeni dönemde planlanan projeleri anlattı.

Eyüpsultan'da 55 ayda 90 eser! Köken Haber7'ye anlattı: 'Yeni dönemde çok şey değişec
05-12-2023 14:17

Haber7 - ÖZEL

Dinamik projeleri ile adından söz ettiren Eyüpsultan Belediyesi 90'dan fazla projeyi hayata geçirdi. Sosyal belediyecilik anlayışı ile sürdürülen projelerde vadedilen proje sayısının 2 katı projenin hayata geçirildiğini ifade eden Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, ayrıca kentte tapu sorunundan, kentsel dönüşüme kadar bir çok probleme çözüm odaklı yaklaşarak faaliyetlerine devam ettiklerini söyledi. 

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’ye Gündem Masası programında açıklamalarda bulundu. Başkan Deniz Köken, gerçekleştirilen hizmetleri, devam eden ve yeni dönemde planlanan projeleri anlattı.

VADEDİLENİN 2 KATI PROJE HAYATA GEÇİRİLDİ

İşte Başkan Deniz Köken ile yapılan o röportaj…

Merhaba kıymetli takipçilerimiz... Bugün yeni bir Gündem Masası’nda Eyüpsultan Belediye Başkanımız Sayın Deniz Köken konuğumuz. Sayın Deniz Köken ile dört buçuk yıllık hizmet dönemini konuşacağız. Eyüp Sultan'ın manevi ağırlığı altında nasıl hizmet ettiğini, hangi hassasiyetlerini gözettiklerini konuşacağız, yerel seçimleri konuşacağız ve yeni döneme ilişkin projelerini konuşacağız. Hoşgeldiniz başkanım.

Hoşbulduk, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, şuradan başlamak istiyorum röportajımıza. İstanbul'un kalbi Eyüpsultan'da 55 ayda yapmış olduğunuz 90'dan fazla proje var ve bu projeleri hayata geçirmeyi başardınız. 4,5 yıllık hizmet döneminin en önemli motivasyonu neydi, şifreleri neydi? Bunlardan bahsetmeniz istiyoruz.

Teşekkür ediyorum. Bizim aslında seçim mahallelerimizin içinde 53 proje vardı. Lansmanını onun üzerine yapmıştık. Onun da 8'i Büyükşehir’i kazanırsak, Büyükşehir’le beraber yapacağımız projelerdi. Bizim kendi imkanlarımızla yapabileceklerimiz projeler 45 civarındaydı.

2 katına çıkardınız...

Tabii tabii, işin içine girince gördüklerimiz, talepleri yeniden toplayınca vatandaşın ihtiyaçları, şehrin nereye doğru gittiği, genç nüfus, yaşlı nüfus vesaire bunlar göreve gelince daha iyi anlıyorsunuz. Haliyle bazılarının yerini değiştirdik, bazılarını başka yere kaydırdım derken burada da bu 90 projede ölçü biçildi. Hiç havuzumuz yoktu, 3 havuzumuz oldu, hiç kütüphanemiz yoktu, artık 3 tane kütüphanemiz var. 70-80 binde ilk, orta ve lise öğrencimiz var. Eee bu kadar yoğun bir genç nüfusun olduğu bir yerde. Tabii bunlar büyük eksiklikler. Tabii işin içine girince biz birer tane yaparız, kurtarırız gibi düşünmüştük ama öyle değil. Öyle olmadığını görünce bizim bölgelerimizin de bir önemi yok. Onun için her bölgeye yapmamız gerekiyor. O yüzden yoğun bir çalışmayla, yani şehrin nasıl bir yapıya ihtiyacı olduğunu daha iyi ölçüyoruz ve ölçerek yapıyoruz. Yaptığımız yatırımlar boşa gitmemiş oluyor. Arz talep meselesini doğru algılayarak eldeki farkı da sadece bir proje olarak 90'ın içinden bir proje olarak geçiyor 52 tane. Evet bunlarla beraber biz yaşayan, yaşanabilir ve gündüz nüfusu dışarıya gidip akşam nüfusu içeriye giren bir ilçeyiz. Yani bu aslında otel gibi kullanılan bir yapı. Gündüz de burada vakit geçirilebilecek bir mekanizmayı hayata geçirmek için tiyatrolar, sinema salonları, kütüphaneler, sportif aktivite yapılabilir. Hiç spor salonumuz yoktu mesela bir tane vardı, o da yıkılmıştı. Haliyle bunların hiçbirisi emek olmadan da olabiliyormuş, alışınca da olmuyor. Okula alışıyorsunuz bir süre sonra.

ŞEHRE AİDİYET ÇOK ARTTI

İlçeyi sosyalleştirdiniz bir anlamda?

Ee tabii, o zaman da gündüz nüfusu da yoğun olmaya başladı ve bu da bir süre sonra şehre aidiyeti daha çok artırdı. Bizim şirketlerimize soruyorum; ‘Bölgemizde yaşamak ister misiniz? Mahallenizde yaşamak ister misiniz?’ Yüzde 90’ı ‘Evet’ diyor. Biz burada daha çok zenginleşecek, başka yere geçeriz diyen yok. Yani bu iyi bir şey. Yani bizim kendi vatandaşlarımızın buradan hemen başka yere taşınmak istememesi güzel bir şey. Biz Eyüpsultan'da dahil ettiğimiz bu sistemin oluşmasında fayda vardı. Biz de onu sağlamaya çalışıyoruz. Hala da devam ediyor.

ORASI HERKESİN DİLİNDE

Tabi bu iş bitmez başkanım. Tabi Eyüpsultan İstanbul'un hakikaten çok özel bir ilçesi. Yani Peygamber Efendimizin mihmandar ve ev sahibi Ensar'ın misafir etmek, onun içerisinde bulunmak. Tabi böyle bir ağırlığı olan, sorumluluğu artıran bir yönü var. Siz hangi hassasiyetleri gözetiyorsunuz bu hizmetleri yaparken?

Şunu dikkate almamız lazım: Eyüp Sultan’ı 4 bölgeye böldük. Eyüp Sultan 8 mahalle, Eyüp Sultan Cami ve çevresinde oluşuyor. Aslında Alibeyköy bölgesinde oluşan bir 12 mahalle var, işte üst mahalle ve Göktürk köyler var. Toplamda 29 mahalle. Bunların hepsinin hizmet olarak ayrı ayrı bağlamları var. Hazret-i Ebu Eyyub el Ensari hazretlerinin bizim bölgemizde olmasının getirdiği şey. Ramazanları da görüyorsunuz. Ramazanlarda biz ne yaptık? Mesela en basitinden söylüyorum Ramazan ayını cami ibadetlerle daha çok vakit geçirirsin diye. Hiçbir sosyal etkinliği oraya sıkıştırmadan vatandaşa iftar yemekleri, kütüphane… Kitap fuarını Davutpaşa’ya aldık, yöresel etkinlikleri Alibeyköy’e aldık derken Ramazanı her bölgede yaşanır hale getirdik. Dışarıdan da Eyüp Sultanı, ziyarete gelen İstanbul’un dışındaki ilçeleri, şehirleri ve Eyüpsultan'ın dışındaki ilçelerdeki vatandaşlarımızın da daha rahat ibadet ve ziyaret yapmaları için meydanı onlara açtık. Orası herkesin dilinde. Sadece bizim değil Kadıköylü de oraya gelecek. Tuzla'dan da gelecek, Bağcılar'dan da gelecekler ve o bölgede cuma sabahları, cumartesi günleri, pazar günleri ayrı bir yoğunluk var. O yüzden biraz da orayı serbest bölge gibi bırakmak için temizliğini, güvenliğini ve oradaki esnafın oraya uygun dokuda hizmet vermesini sağlamak için özel çalışmalarla bir noktaya geldi.

ZİYARETÇİLER HEMEN GELİP GİTMESİNLER DİYE ÇALIŞMALAR YAPTIK

Başkanım şu anda tabi dışarıdan da yoğun bir ziyaretçi akını var İstanbul'da ve belki de gerçekten en çok ziyaret edilen yerdir Eyüp Sultan. Dini amaçlı ziyaret edilen yerlerden biridir. Tabii dışarıdan gelenlerin de talepleri oluyor. Böyle taleplerle karşılaşıyor musunuz?

Otopark meselesinde ramazanda ve diğer zamanlarda bir kısmını çözdük. Otopark meselesi tuvalete bile sorun oluyor tabi haliyle onun da o kadar çok kapsamını çözemedik o ayrı mesele. Birazcık yer sıkıntımız var. Büyükşehir'in daha önce yaptığı bir seyyar tuvalet var mesela ama yine tam çözülmedi. Ama buna rağmen cami ve cami çevresindeki güvenlik meselesi gözüküyor. Bizim derdimiz de zaten gelenler. Hemen gitmesinler diye de yanındaki hamamı müzeye çevirdik. Orada bir çalışma yaptık. Hemen alt tarafta iki tane daha kütüphane ve bir sanat galerisi ile bir gelen vatandaşlarımızın iki namaz arasında bekledikleri kadar bir süre içinde şehirde gezmeleri, alışveriş yapmaları için bir vakit oluşmuş oldu. Buradaki sosyal alanları araştırdığımızda daha fazla kalacaklar inşallah.

TAPU SORUNLARINI ÇÖZDÜK

Başkanım Eyüp Sultan'ın tabii kangren olmuş bazı sorunları vardı. Özellikle tapu meselesi vatandaşları ciddi sıkıntıya sokmuştu. Siz Eyüp Sultan'da tapu sorununu da büyük ölçüde çözdünüz. Bunu nasıl başardınız?

Biz parsellerin planlarıyla ilgili bir çalışma yapmıştık. 44 site 6 bin konut. Biz bu işlere başladığımızda 6 Şubat depremi olmamıştı. Ama İstanbul'un deprem gerçeğini çok net bir şekilde biliyoruz. O yüzden iki tane mesela bir imar planı sorunu var, bir de tapu sorunu var. Tapu sorunu olan yerlerin bazılarının tapu sorunu, imar planı sorunu yok ama tapusu olmadığı için yapamıyorlar. Mesela Sakarya Mahallesi bunlardan bir tanesi. İmar planı olan, sorun olan yer var. Hiç plan yoktu. Mesela Pirinç Mahallesi;  burada da imar planı yok. Havza yönetimine takılmış birisinin 40-50 yıldır böyle bir sorun var. Şimdi en azından şu anda yol haritaları belli oldu. Nişancı Mahallesi'nin de tapusu, tapusu ile oturduğu bilen tapusu onda değil başka bir yerin tapusu ondaydı. Bunları temin ettik. En son pazar günü son bölümünü dağıttık. Kapılarını ve Çırçır Mahallesi'nin 2000 yılından sonrakilere dağıtılmıştı. Onların işlemlerini çözdük. Daha doğrusu neyi, kiminle yapacağına doğru karar verirseniz, kurumları ve grupları doğru analiz edersek yaparız. Bunlarla ilgili hala bitmemiş olanlar var. Bunlarla ilgili de çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Tabii bu esnada üç sene önce dönüşümdeki maliyetler ile maliyetler aynı olmadığı içinde tabi oranlar da değişmiş oldu ama şimdi yakın zamanda bakanlığımızla İslam Bey'in temel atma törenini yapacağız inşallah. Temel atma töreninden sonra İslam Bey'in de yıkımı yapıldı. Ona yeni inşaat yapılacak. Oraya bu pirinçlerin azcık daha bir takım uygulamalar ile ilgili eksikleri kaldı planda. Onuda onunla düzenlediğimiz hepsini kendi başına dönebilecek hale gelecek. Devletin bütün kurumları,  bu bölgelere gelip yıkıp yeniden yapacak ve ertelenemez. Kendi kendine dönüşümü teşvik etmemiz lazım. Bizim özellikle saçak parsellerde şu anda yedi tane site geçen hafta, bir ay önce galiba bir ay önce %50 anahtar teslim töreni yaptık. 16 ay önce yıkım töreni yapmıştık, temel atma töreni yapmıştık. 16 ay sonra da 150 tane dairenin anahtarlarını verdi. Vatandaşla müteahhidi bir araya getirdik. Biz sadece aracı kurumuz. Bu şimdi yakın zamanda birkaç sitede anahtar dağıtım töreni olacak. Birkaç tane büyük yerde de temel atma yapılacak. Hepsiyle ilgili ne lazımsa önünü açmak için hepsine gayret ediyoruz. Bu süreçler zor bir süreç ki bir de kentsel dönüşüm gibi kavramlar çok bire bir memnun etmez. Mutlaka bir takım eksikler ya bağışlanacak ya binası küçülecek. Bir şey vermeden olmuyor.

99 depremi öncesi yapılan binaların yenilenmesi konusu bir gerçek. İstanbul'da bu binalar olunca 99 öncesi ve 99 sonrası diye konuşmak zorundayız. Bunu hasıraltı edemeyiz.

1999 ÖNCESİ YAPILARIN YOL HARİTASI YÜZDE 80 BELİRLENDİ

Çok mu sizde de 1999 öncesi?

3'te 2. 3'te 1'i 99 sonrası yapılmış. 99 öncesi yapılanların da yol haritası yüzde 80'i belirlendi. Yani artık eskiden yıkıldığı zaman yeniden yapamama durumu vardı. Aynı katları kurtarmış. Çok küçük bir enkaz kaldığında çözdüğümüz o da olacak. Ve artık bundan sonra ne yapabilirim? Yıkıldığı zaman ne yapabilirim? Biliyorlar artık. En azından bunlar gibi cevap verebilir. Geçmişte senin planın yok, senin tavrın yok ki. Böyle geliyoruz. Bununla ilgili artık cevap verebilecek duruma geldik. Önce bu yol haritasını doğru çizmemiz lazım ki otur oturduğumuz yerden vaatte bulunmak kolay. Bu işlerle ilgili, kentsel dönüşümle ilgili vaatte bulunulmaz. Yani geçmiş dönemde vaatte bulundu arkadaşlar, duvarlara da astılar. Sizin tablonun üzerine planlarınızı yapmak namus borcumuzdur. Gram bir şey ilerlemedi Şimdi bundan sonra yine seçim.

Kolay olmadığını biliyorsunuz.

Biliyorum. O yüzden ben direk vaatte bulunmam. Ama bizim şehirde yaşayan insanların da en sağlıklı, en süratli. Ben hep söylüyorum bu deprem dönüşüm koymak lazım adını. Ben size taziyeye değil bir deprem anında ya da bir afet anında geçmiş olsuna gelmek isterim diyorum. Taziyeye gelmekle geçmiş olsuna gitmek arasında çok büyük fark var. O yüzden sağlıklı evlerde, sağlıklı şehirlerde, sağlıklı parklarda hizmet edebilmeyi sağlamalıyız. Belediyenin asli görevi budur. Gücü yeter, yetmez. Buna gücün yetmediğini de yetişkinlere iletmesi gerekir. Şu anda bakanlığımızla üç dört noktada çalışıyoruz.

MESELENİN BİR TARAFI VATANDAŞTA BİTİYOR

Mesela sağlık, kentsel dönüşüm yasasının bir faydası oldu mu? Başkanım size olacak mı?

Bu vatandaşın bu konuyu doğru anlaması ile ilgili. Yani bizim tarafın.

Yani bir tarafı vatandaşta bitiyor meselenin?

Kesinlikle. Yani bu biz sadece aracı kurumun bir ilçe belediyesi kendi başına dönüşüm yapamaz. Yani bunun ne parası yeter ne de planı. Biz en alt dilimini yapıyoruz. Planların aslı 5000'lik plan. Dedemiz, planın babası büyükşehir oluyor, ilçe belediyesi. Binlik plan çok daha alt ölçekli bir plandır. Bir 5000'lik yoksa da birini konuşmanın bir esprisi yok. Haliyle bakanlıklar ve büyükşehirler daha bu konuda etkili ve yetkililer biz biz aracı olmaya çalışıyoruz. Biz görüşülmesi gereken, kesin görüşülmesi gereken yerleri, vatandaşlarla görüşmeleri çok erken başlattık. Büyükşehir'de de bakanlıklarda da onların işlerini, takipçilerini yapıyoruz ve bir noktaya getirilmesi konusunda gayret sarf ediyoruz. Tek başına büyükşehir ve ilçe belediyeleri bir dönüşüm kat karşılığı bir binayı alıp başına sonuna kadar bin bin kişilik bir konutu kendi başına yapamaz. Ama bizim gelecek dönemle ilgili, sosyal konut pahalılığı ile ilgili başka düşüncelerimiz var. Onu da zaman dilimi içinde inşallah açıklayacağız.

Rezerv alanları var mı?

Rezerv alanları var. Bakanlıkla çalışıyoruz bu konuda.

ALTYAPILARDA 6 BİN LİSANSLI ÇOCUK VAR

Başkanım Tabii Eyüpsultan denince sporu arka plana atmak olmaz. Çünkü biz göreve başlarken de sporu spor yapmayan kimse kalmasın diye böyle bir sloganla yola çıktınız. Röportajınızda bunu gördük birkaç yerde. Eyüp Sultan'da Eyüpspor da ciddi bir başarı yakaladı. Süper Lig'e doğru koşuyor. Sizin ne gibi katkılarınız var bu süreçte?

Biliyorsunuz 30 yıl önce de ben Eyüpspor’un başkanıydım. 30 yıl önce 5 yıl başkanlığını yaptım. Böyle bir bağımız var. İkincisi, bir şehirde bir domino taşı gibi bekliyor. Biz halkın da çocukların da bir mihenk taşı koymak lazım, Bir hedef koymak lazım. O da Eyüpspor oldu. Alibeyköy BAL Ligi'nde bu sene. Biz halkın da çocukların da bir mihenk taşı koymak lazım, Bir hedef koymak lazım. O da Eyüpspor oldu. Bu sene diğer liglerde 22 tane amatör spor kulübümüz var. Hepsiyle ortak çalışıyoruz. 13 saha yaptık. Alt yapılarda şu anda 6 bin lisanslı çocuk var. Hedefim bu dönemde 10 bin. Ama pandemi araya girince olmadı.

Yüzde 10'u sporcu olarak yetişebilir ama geri kalanı spor yaparak büyür. Üniversiteyi kazanır, ondan sonra kendi yapar veya yapmaz biz bilmeyiz. Ama çocuklar liseyi bitirene kadar lisanslı. Profesyonel, yarı profesyonel, amatör de olsa bir müsabakaya katılma heyecanını yaşamalı bana göre. Gelecekte bu ona çok şey katacak. Sadece futbol için değil, spor denilince akıllara çok şükür artık sadece futbol gelmiyor. Onun için ben Belediyespor Kulübü’nü kurdum. Futbol dışındaki branşları destekliyoruz. Bireysel anlamda tekvando, güreş gibi bu spor dalları ile ilgili bireysel dernekler, kulüplerde şampiyonluğa katılıyor. Atletizm anlamında şu anda yedi sekiz sporcumuz var. Onlarla da gelecekte dünya derecesi alırız gibi. 900 tane lisans sporcumuz var Ünyespor Kulübü bünyesinde onlarla çalışma yapıyoruz. Geçen sene kızlardan basketbolda güzel dereceler aldık. O yüzden ben istiyorum ki liseyi bitirirken herkesin bir lisansı olsun bir branşta. Bir de bazı branşlar var. Kimse bilmiyor bu branşları. Çocuklarımız tanıyarak büyüsünler.

90 PROJEDEN 33 TANESİ GENÇLER VE ÇOCUKLARLA İLGİLİ

Gençler ve çocuklara yönelik yatırımlar yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Başkanım eğitim ve kültür alanında yaptıklarınızı çok merak ediyoruz. Öğrencilere yönelik ne gibi destekleriniz var?

90 projeden 33 tanesi gençler ve çocuklarla ilgili. Yüzme havuzları, kütüphaneler, gençlik merkezleri, genç akademiler, bilgi evleri, kreş gibi projeler. Yeterli mi derseniz hala yeterli değil. Ama buna rağmen 1 yıl içinde bizim çocuklarımız, gençlik merkezlerine, spor salonunda yararlanma oranı işte 5 yıl önceye göre nüfusun, genç nüfusun yüzde 10’uysa şu anda yüzde 40’lara kadar geldi. İsteriz ki her genç bizim tesisten de yararlanmak istediği ortama gelsin. Herkes gençlerle ilgili eleştirisel yaklaşmayı seviyorlar. Babalar anneler böyle maalesef bizim çocuk böyle, şöyle diyerek. Yanlış yapıyorlar aslında bir kuşak isim vermek de yanlış; ‘Z kuşağı’. Her dönemin kendine has bir olay vardır.  Hepimiz geçiyoruz gençlerin geçtiği dönemlerden ancak geçilen o dönemlerden gençlerin daha az zarar alması için daha iyi argümanlar geliştirmek gerek. Hiç kütüphanemiz yoktu, şimdi 3 tane var ve kuyruk var kapısında. Demek ki, olunca oluyormuş. Spor salonları yoktu. Çünkü spor salonunda yer bulamıyor çocuklar. Bizim kütüphanelerimiz etüt odası gibi kullanılıyor. Buraya geliyor olması bana göre umut vadeden bir konu. Spor salonları tıklım tıklım, veliler kapıda bekliyorlar. Madde kullanımı artmış, tamam artmış ama imkanları oluşturduğumuzda çocuk oraya da yönelmeyecek bir süre sonra. İşte mahallede bir etkinlik yapacağı bir alan yoksa ne olacak? Ne yapacak mesela? O yüzden gerek cumartesi, pazar okulları da kullanacağız. Yani biz yaz döneminde okulları ve spor salonlarını kullanıyoruz. 13 bin müracaat alacağız. Demek ki daha çok tesisimiz olsa daha çok müracaat alacağız. Bizim 16 kilometre denize sahilimiz vardı. Hiç yararlanamıyorduk ordan. Eskiden kömür çıkartılıyordu. Şimdi onun küçük bölümünü bakanlığımızdan aldık, plaj yaptık. Yan tarafta ormanda 100 kişinin konaklayabileceği bir yer yaptık, spor alanlarını da yaptık. Başka şehirlere götürüyorduk çocukları, Şimdi artık kendi alanımıza götürebiliyoruz. Daha rahat enerji atabiliyorlar. Her yaşın kendine has beklentileri, yapabileceği işler var. Biz onları karşılığını doğru koymamız lazım. Şimdi orta yaş kuşağına dönen ve yaşlı bakım evleri var, yaşlı lokalleri, kadın lokalleri… İşte artık yavaş yavaş oraya doğru dönüyoruz. Yani gençlerle ilgili olan böyle birkaç tane daha eksiğim var. Onları tamamen spor salonunda yapmamız lazım. Şimdi bir tanesi yeterli kalmayacak. Bilişimle ilgili ciddi bir atılım yaptık. Mesela 100. Yıl Spor Kompleksi yaptık. Üstünü bilişim merkezi yaptık şu anda. Kütüphanesinden robotik kodlamaya kadar her şey burada bir merkez olacak. Geleceğin dehalarını belki oradan 1 tane, 2 tane yakalarsınız. Ülkenin bile geleceği değişir. Hiç doğum gününü kutlanmamış çocuk yazmıştı bana. Biz bunun doğum gününü kutlamaya başladık. Mesela kendim gittim şoka girdi mesela. Doğum günü meselesine artık çok büyük bir talep var. Önce 18 yaş, 19, 20 yaptık. Şu anda 2 senedir iyi gidiyor mesela. Çorba dağıtıyorum sabahları. Mesela sporculara da gidiyorum. Çocuklar sorularını hazırlamışlar. Çok güzel sorular soruyorlar. Bizim lise günlerimiz var. Soru cevap yapıyoruz. Çok kıymetli bir şey. Ben çocuklara lisede neler yaptıkları konusunda hep konuşuyorum. Üniversite kazanılır ama kazanana kadar ne yaptım; spor, hobi, müzik fark etmez. Dolu dolu geçsin istiyorum bugünleri.

ÇÖZÜM ODAKLI BİR ORTAM HAZIRLADIK

Türkiye’ye örnek olacak özgün projeleriniz de var. Bağımsız Köyü, Ali Kuşçu Uzay Evi ve Matematik Evi gibi farklı projeleriniz de var. Bunlarla ilgili ne söylemek istersiniz?

Bağımsız Köyü madde bağımlılığı ile ilgili değil sadece. Herhangi bir şeye bağımlılık olan tedavi merkezi gibi. Sokaklarda madde kullanımıyla ilgili çok şikayet alınca böyle de bir Avrupa Birliği projesi olursa, bizim de gündemimizde vardı. Bizim elimizde polisiye bir güç elbette yoktu. Biz sadece çözüm odaklı ortam hazırladık. Orada binicilik eğitimi alabiliyor, meslek eğitimi de alabiliyor. Ve oradan da kendine yol bulabiliyor. Şu an sivil toplum kuruluşları orayı kullanıyor. Bakanlık yararlanıyor ve aracı kurum gibiyiz, çocuklar için aslında. Terapi de alıyorlar orada. Bu önemli bir çalışmaydı. Matematik evini niye kurdum? Çocuklar matematikten korkuyorlar, sevmiyorlar. Yani matematiği sevmeyen toplum dijital çağı yakalayamaz. Dijital çağ da bugün yazılımla olan bir şey. Yazılım altı matematikle başlıyor. Buradan yola çıkarak güzel bir şey oldu ve tıklım tıklım her saat başı bir okul ziyaretiyle başlıyor. Akşama kadar devam ediyor. Yaklaşık 3 sene oldu açalı, güzel gidiyor. Şimdi Çobançeşme Çocuk Köyü'nü yaptık biz. Bunun yanında 2. etabı var. Oraya matematik evini getirmek için uğraşıyoruz. Şehrin merkezine daha çabuk ulaşılabilir daha kolay bir lokali getireceğiz. Hiçbir sorun yok zaten.

YERLİ ÜRETİMİ YILLARCA DOMATES SALATALIK ÜRETİMİ GİBİ ALGILADIK

Başkanım makam aracı olarak yerli ve milli gururumuz olan Togg’u kullanmaya başladınız. Türkiye’nin otomobilinden memnun musunuz? Sürüş deneyiminiz nasıl?

İmkan buldukça kendim de kullanıyorum. Yerli üretime geçiliyor olması zaten tartışmasız bir devrim. En kıymetli tarafı bu. Yerli üretimi yıllarca domates salatalık gibi tarım ürünleri olarak algıladık. Şimdi bununla birlikte teknoloji ürününü sıfırdan üretip kendi ülkesinde kullanılabiliyor hale getiriyor olması bir bilinç meselesiydi. Otomotiv meselesi geç kalmış bir meseledir. Cumhurbaşkanımızın bana göre ülkeye kattığı en önemli değerlerden bir tanesidir. TOGG’u gören korna çalıyor, selam veriyor. Bu güzel bir şey. Belki de herkes benimsedi ve özümsedi.

SAVUNMA SANAYİMİZ 100 YILA DAMGA VURACAK BİR KONU

Başkanım tabii otomobil, otomotiv sanayinden başladık, otomobilden bahsettik ama savunma sanayi anlamında falan da çok ciddi yapılan şeyler var. Sizi heyecanlandırıyor mu bunları gördükçe?

Organize sanayi başkanlığı da yaptım Antep'te. Yani ben üretimin neler olduğunu, Türkiye'nin geleceğinde nelere mal olduğunu biliyorum ben. Bir ülke kendi ürünlerini üretip, ihraç edebiliyor olması büyük bir kazanım. Hele hele sanayi ise, savunma sanayi ürünlerini üretip bak bize şu anda ambargo koymaya çalışıyorlar.

Birkaç albüm, birkaç tanesini siz de biliyorsunuz. Takip ediyorsunuz. Burada bir ürün aldık diye öbür taraftaki bize öbür ürünü vermiyor. Parasını verdiğimiz ürünü vermiyor. 1. Dünya Savaşı'nda gemilerimizin parasını verdiğimizde İngilizlerin bize teslim etmediği ve oradan bir Midilli meselesi vardı biliyorsunuz. Yıllarca bunlarla kendimiz üretmeye başlayınca başka argümanlar bulmaya, bahaneler bulmaya başladılar. Yani savunma sanayindeki yerlilik bana göre ülkemizin önümüzdeki 50 ve 100 yıla damga vuracak bir konu, gelişecektir de. Şu an biz alt başını yaptık. Bunu da geç kalmıştık ama Allah razı olsun hükümetimizin, bakanlıklarımızın yaptığı özel çalışmaları böyle bir noktaya geldi. Artık başka şeyleri konuşacaklar bizimle bundan sonra. Bir 30 yıl önce neleri konuşuyorduk? 20, 30, 40 yıl Türkiye boş boş tartışmalarla çok zaman kaybettiğini biliyorsunuz. Demek ki yapılabilir. Ben niye matematik, dijital uzay bunlarla uğraşıyorum. Onların o bu işi bulanların beyni bizdekiler bizim çocuklardan ne kadar daha büyük ne kadar geniş olabilir ki? Aynı.

İMKAN VE MEKAN MESELESİ

Bir vizyon ortaya koymaya çalışıyorsunuz.

Yani onlar üretebiliyorsa, bulabiliyorsa bizimkiler niye bulamasınlar? Bu imkan ve mekan meselesi. Sağlayınca buluruz. Yani 10 tanesini bulamayız da 3 tanesini buluruz. Olsun 3 tanesi de bizde var. Söz sahibi olabiliyor muyuz? Olamıyor muyuz? Bugün Azerbaycan'daki Ermenistan, Azerbaycan meselesinde çözüm odaklı ürünlerimizin nelere mâl olduğunu, nasıl bir sonuçlar ortaya çıktığını gördünüz.

ÇOCUKLARI BOŞU BOŞUNA BOĞUYORLAR

Savaşta bu dengeleri değiştirdi.

Dengeler değişti. Öyleyse demek ki başka şeyler de olabiliyormuş. O yüzden çocukların beynine ihtiyacımız var. Buradan iki tane üç tane deha çıkar. O yüzden bu çocukları boşu boşuna testlerle boğuyorlar. Herkesin aynı testi çözüp aynı yerden çıkacak, aynı sorulara cevap verenlerin oranlamasıyla, buradan iki tane soruya verdiği cevap ona başka bir yol açabilme imkanı var aslında. Bunu da pek test sistemiyle ölçebiliyor olmak biraz bana tuhaf geliyor ama neyse ben bu konularla ilgili birazcık dertliyim. Ama çocuklarla ilgili modum var.

TARİHİ YAPIYI ORTAYA ÇIKARDIK

Başkanım bir başka denge değiştirecek proje. Özellikle Duran Kütüphanesi, İstanbul'un en büyük kütüphanesi. Orası da bir cazibe merkezine dönüştü İstanbul'un farklı ilçelerinden gençler geliyorlar orada günlük olarak vakit geçiriyorlar, ders çalışıyorlar, sosyalleşiyorlar. Ne kattı?

Tarihi bir yapıyı ortaya çıkarttık. Yıllarca peynir-zeytin ticareti yapılan bir yerdi. 2. Mahmut'un iki yıl kaldığı bir yer aynı zamanda orası. Askeri ile beraber bir kışla. Hem tarihi bina hayata geçmiş oldu. Hem bu bölgenin tamamına hitap edebilen bir merkez haline geldi. Sadece İstanbul'da değil, dışarıdan da artık ziyaretlerini alıyor. Yani önemli bir hareket oldu ve gecenin 10’larına kadar çocuklar orada. Tamam 24 saat açık ama yani o dışarıdaki yerlerine bakıyorsunuz. Olsun boş muhabbet bile ediyor olsa kütüphanenin içinde ediyor. Bir süre sonra göreceksiniz değişecek, daha da değişecek. Ha şu anda gece dönemleri orada gençler var.

Siz gidiyor musunuz arada başkanım?

Gidiyorum, zaten her hafta bir bakan geliyor gençlerle buluşuyor. Çok önemli bir iş o da. Çocuklar Bakanlığı'yla buluşuyorlar orada kütüphanede.

Geçmişte olmayan bir şeyler aslında.

Çocuk için çok önemli bir şey. Bir bakana soru sorabiliyor.

RAMİ KÜTÜPHANESİ ÇOK ÖNEMLİ BİR İVME KATTI

Gençliğinizde bir bakanla muhatap olmuş muydunuz?

Yani mesleğimizin bir kısmı İstanbul'da geçti yani olmadı. O yüzden bu çok önemli bir şey. Orada onlarla bulaşıyorlar. Kütüphane bakanlığı söyleşi yapma imkanı var. Bundan daha güzeli olabilir. Rami Kütüphanesi hem bölgemize hem İstanbul'a çok önemli bir ivme katmıştır. Aynı zamanda tarihi bir yapı. Bütün tarihi yapılarımızı onardık. Cumhurbaşkanımız, belediye başkanlığı döneminden beri onarmalar devam etmişti ama buranın kışlası bir kangrendir. Bilir misiniz?

Çok iyi biliyorum. Buraya yakın bir yerde oturuyordum.

Zaten biliyorsunuz bu dört tarafı çevrildi ama. Burayı tamire başladığında burasının iki tarafı yoktu. İki tarafına yeniden surun aynısı tekrar yapıldı aslında yani. Bu sadece külliye vardı orada. Bileğimizi kaleye çevirdik ve her alanı kullanılıyor.

Rami tarafına da bir sur yapıldı.

Her taraf kullanılabilen bir mekanizma haline geldi. İç avlusu vesaire. İçindeki futbol sahası var. Onu dışarıya taşıdık. Onu güzel bir tesis yaptık. Onu herhalde seneye galiba 100. yılını kutlayacak yani düşünüyorum. Gençlikspor 101. yılına geldi. Yani amatör kulübümüz bile 100’üncü yılını tamamladı. Tarihe mal olmuş bir şehir. Yani mahallesi bile kulübü bile yani 100 yıla geldi. Önemli bir konu.

ÇOCUKLAR TARİHİNİ BİLSİN DİYE GEZDİRİYORUZ

Başkanım Eyüpsultan tabiî güzellikleriyle de isminden söz ettiren, bilinen bir yer. İstanbul'un yeşil bir ilçesi aslında. Her ne kadar içeride gibi kalsa da işte Belgrad ormanları, Kurt Kemeri, Göktürk, Kemerburgaz tarafıyla yemyeşil de bir ilçe. Pek çok ziyaretçi ağırlıyorsunuz. Bir taraftan da Eyüp Sultan'a bir gözetleme seyir tepesi yapıyorsunuz. Ondan da bahsetmek lazım. Eyüp Sultan'a gelecek misafirlere nasıl bir gezi rotası çizerdiniz siz çizmek isteseydiniz?

Şimdi bir gezi rotası, tarihi bir gezi rotası evet. Yakında YouTube'da yayınlayacağız. Bir 16 dakikalık bir gezi rotası hazırlanıyor. O tarihi rota.

Eyüp Sultan’a gelince gezmeden gidilmeyecek yerler olacak değil mi?

Şimdi şuradan başlayacak; Fetih Çelebi Cami, Fatih Sultan Mehmet'in ilk cuma kıldığı yer aslında fetihten önce. Oradan başlayıp orada Aşçıbaşı Camii'miz fetih döneminde otağın kurulduğu yer aslında orası sonra ortakçılara dönüştü işte. Zaten ortaokul ve lise çocuklarını biz gezdiriyoruz. Bir dersi bu tarihi gezi rotasında yapıyorlar. Yani bu ilçede yaşayan çocuklar hangi ilçede yaşadığını bilsinler diye böyle bir çalışmamız var. Bir de normal gezi rotamız. Tabii o çok. Eyüp Sultan'ın kilometresi 227 kilometrekare toprak olarak. Yani Edirnekapı surlarından üçüncü havalimanına kadar giden bir güzergah. Onun için bu köylerde lavanta bahçesi, seralar…

GÜÇLÜ BİR PAZAR AÇMAK İÇİN ÇALIŞMALARIMIZ VAR

Kayda değer köyleriniz de var değil mi?

16 bin hayvan var bizde. Manda, inek, koyun, tavukçuluk başladı şimdi. Ciddi bir süt ve süte bağlı işler de yapılıyor burada. Lavanta bahçesi, zaten piknik alanlarının kendisi ayrı bir kalabalık oluşturuyor ama bizde tarım, tarımsal ürünlerle ilgili de o imkanımız olursa ileride bir pazarlık sadece bunu ayıracağız. Kendi ürettiğimiz ürünlerle güçlü bir pazar açmak için bir çalışmamız var bakalım gelecekte. Bu ürünlerle de biz cevap vereceğiz bu pahalı ürünler meselesine.

Ekonomiye de katkıda bulunacaksınız.

Tavuk çiftliği falan kurmak istiyoruz. Yumurtayı kendimiz üretip piyasaya sürmekle ilgili bir çalışmamız var. Dışarıdan getireceğimiz ürünlere bizim nakliyesine katkı koyacağımız işler var. Bununla ilgili de ayrı bir çalışma yapıyoruz. Onu size ayrıca tarihini konuşuruz inşallah.